Bir hasretin yanışı, kalemim yazmıyor aşk, lazım bana meşk.

Seni yazabilir mi bu kalem? Koklamadan ruhunu?

Saruhan’da haber bekleyen bir şehzade gibiyim.

Bir atlı gelse de mucizeyi verse.

Dese: Aşkım benim sen çok yaşa!


Doruklarda olan hasreti su ile söndürüp avuçlarımdan su içmeni istiyorum.

Avuçlarım; babadır, anadır, doğadır.

Denizin ortasındayım, balıklar altımda dolaşıyor. Dalga sarhoşluğu değil,

mağlubiyet sarhoşluğu.

Bir vapur gibiyim, biri gelse haydi kurtuluşa dese!

Cumhuriyetim benim, demokratik Aşkım!


İyi insan olmanın yolu, nereden geçer?

Hanlarımızı oraya kuralım.

Bir taş parçasıyım Mekke'nin kuzeyinde.

Biri gelse okuyacağım dese!

Böylelikle hasretimi beş parçaya bölebilirim.


Ben ki hasretin süslü kelimeler ile söylenmesine karşı çıkardım, elim ekmek

tutsaydı.

Aylaklar süsü severler, bunu aylak gezdiğimde anladım.

Ekmeğe hasret olmayan, süse yakın olur.

Süsten uzak kalanları görmezden mi geleceğiz?

Bir ayaklanma olsa mesela, aylaklara karşı…

Aylaklık etmesinler, pasta yesinler.

Aşkım kraliçem, kahrolsun monarşi…


Dudaklarına yapışmak istesem, beni aciz mi yoksa prens mi olarak

görürsün?

Acizliğimiz belki de prens olamıyor oluşumuzdandır sevgilim.

Yok yok... Gerçekten sırf edebi görünsün diye yazmadım bunları…

Doğduğum andan beri, sana layık olamayacağımdan korktum.

Dünyaya baksana sevgilim, yarısı aciz, yarısı prens!


Macaristan’da bir ağacım, arkamda sığınan acizler var, görünmek

istemiyorlar.

Şimdi bir at gelse mesela, bir prens öldürülse…

Evet sevgilim… Doğru anladın…

Acizleri kullanarak savaş çıkartacağım.

Dünya girsin birbirine.

Ben dudaklarına yapışamadıktan sonra…

Yalansız aşkı ben de çok isterdim, dudakların olmasa.

Dudaklarına rağmen, aşkım galiba kahrolsun Emperyalizm!


Sağım, solum o kadar sen olmuşsun ki içimi görseler kaos derler.

Sonra bir kahveye giriyorum, sağımda bir melek yaz diyor içini.

İçimi yazmam için şarttır kalbim taranacak!

O kadar diptesin ki yardım ile bulabilirim ancak.

Solumdan biri geliyor, çık buradan kahve taranacak!

Seni buluyorum en dipten, çıkartıyorum.

Kalbimi çok karıştırdım, kaos ortaya çıktı!

Daha sonra o kaosun bir resmini yapıyorum.

Bir sağdan bir soldan insanları çiziyorum.

Komutanım, "yanaklarından" öpüyorum.