Elimi attığımda karanlığa mı çarpacak? Bilmiyorum. Artık zaten de çok bir şey bilmek istemiyorum. Şu an o kadar çok ölesim var ki binlerce kez tekrar tekrar dirilip. Bir yerlerden taşıyorum, bir yerler benden taşıyor. İçimin alacalısını kaldırıp atamıyorum bugünlerde bir kuytuya. Kapattıkça daha da bir zorlar oluyor. Vücudumdaki tüm kemikler kırılacak gibi hissediyorum. Çektiğim acının ya da yoksunluğun tarifi bu mu? Gözüm karardı, gerçekliği göremiyorum. Açık ve seçik aslında her şey. Bu kadar zor mu diyorum her şey. Mantık dahilinde değil miyim? Mantıklı olması mı gerekiyor? Sorular soruyorum, cevabı yok, alamıyorum. Kendimi zincirlerle sabitlemişim bir adım ötesini göremiyorum. Kanımda dolaşan, vücudumda gezen bilmediğim bir tuzluluk. Kalbimi attıran, kahrettiren bir sabitlik. Saatleri saymama neden olan bir aydınlık ya da karanlık…