Çok... fazla.. zihin.. okuyorum, recin.
Yoruldum bundan.
- Nasıl yani efendimiz?
Söylediğim ya da yaptığım şeylerin karşıdaki zihinlerde nasıl yankılandığını hesap etmeye çalışıyorum.
- Bu mümkün mü efendimiz?
Gel de bunu yapmayı görev bilen ruhuma sor.
- Bir insan bunu neden, nasıl yapar ki?
İşte, çözüm için sorulacak ilk soru bu. Travmalar, ihtiyaçlar.. Bizi kendileri doğrultusunda doyum için bir şeyler yapmaya zorlarlar sonra da karşıdaki zihni yoklarlar, "hata mı yaptım, karşıdakini incittim mi, beni bırakır mı?"
- Bu tehlikeli midir efendimiz?
Buna gerek olmamalı recin. İhtiyaçlar bizi değil, biz onları yönetmeliyiz. Yoksa bizi derin bir boşluğa sürükler. Almak istediğinde ısrarcı alamadığında kinli bir savaşçı yapabilirler bizi. Aldıklarında ise doyumsuz olur, yenisini ister; alamadıklarında hayal kırıklığı yaşatırlar.
- Öyleyse ne yapmalı efendimiz?
İlkin ihtiyaçların farkına varmalı. Varmalı ki o bizi değil, biz onu yönetelim. Sonrada tersine davranmalı. Aksi halde ya ihtiyaçlarımızın esiri oluruz ya da kendimizi özgür kılarız..