Odamda tek başıma sigara içiyorum. Yeni bir şehirde, yaşadığım şehrin bölgesinin ismini bile bilmeden, hiçbir yolu bilmeden, hiç kimseyi tanımadan, hiç kimseyle tanışmayı beklerken, yabancı olduğum sokakları gezmeyi düşlerken, yeni tatlar almayı düşünürken, ev benim için nedir diye sorgularken. Sanki yaşadığım kafesten alıp beni bambaşka insanların yaşadığı bambaşka bir yerde olan bambaşka bir kafese atmışlar. Havasına, diyaloglara alışamazken, ‘Ne yapmalıyım şu an?” diye sorgularken, ansızın tek başınalığım çarpıyor aklıma… Her gün yaptığım şeylerin yerine farklı her gün yapacağım şeyler koymayı bilmezken yapmalıyım, her gün gördüğüm yüzleri aklımdan çıkarmalı önüme bakmalıyım, spontane bir şekilde bir oraya bir buraya gitmeli, kendimce olaylar yaşamalı, varoluşumu teyit etmeliymişim gibi düşünüyordum. Zamanımı nasıl değerlendireceğimi düşünürken, yeni gelen tek başınalığım vuruyor kalbime, burada olmamla alakasız bir şekilde kopardığım bağları özlüyorum, seni özlüyorum. Sigaramdan bir nefes daha alıp siktirip gitmeleyim buradan diyorum kendime. Geleceğim belirsizliğini düşünmeyecek kadar bıkmışken sahip olduğumla kavga ediyorum.