Bir akşamüstü uykunuzdan uyanıp en sevdiğiniz tatlının tadını, en sevdiğiniz kolonyanın kokusunu alamadığınızda bazı şeylere fazlaca anlam yüklediğinizi fark ediyorsunuz. Odanızdan çıkamadığınızda Kuzey Işıkları ihtişamını kaybediyor gözünüzde. Aşk acılarınız, dost kazıklarınız, altın kurundaki kârınız, ikinci el araç piyasasındaki artış artık umurunuzda olmuyor mesela. Hâlâ nefes alabiliyor oluşunuz, duyularınız bir anda önceliğiniz oluveriyor. Zaaflarınızın farkına varıyorsunuz, sonra yıllar önce okuduğunuz satırlar aklınıza geliyor. "Nimetlere şükür, musibetlere sabır lazımdır." diyor. İnsan hem sabırla hem şükürle sınanıyormuş meğer. Başımıza bir musibet gelmeden anlamıyoruz. Ne yazık...