Üzülmelerimiz, feryatlarımız, acılarımız biter mi ya da bitebilecek mi? Bunların sonucunda psikolojimiz sağlam kalabilecek mi?

Bakınız İzmir'de bir deprem yaşadık, Elazığ'da da yaşadık, İstanbul, Aydın, Bursa, Kocaeli, Mersin ve daha birçok il ile birlikte adeta yüreklerimiz de sallandı ve yıkıldı. "Yine mi depremi yazacaksın, baydın artık sen de" demeyin sakın. Deprem her zaman konuşulması gereken konu. Eğer Elif gibi, Ayda gibi yavrularımızı, kardeşlerimizi, ailemizi, dostumuzu kurtarmak istiyorsak doğal afeti sürekli konuşup, konuşmakla kalmayıp çözüm üretmeliyiz. Ama şimdi sizlere soruyorum, yorum kısmında belirtirseniz de sevinirim, peki biz ülke olarak ne zaman depremi sürekli konuşup bir çözüm bulduk? Elazığ'da deprem oldu, 40 ve daha fazla kişi vefat edip yaralandı. Bir hafta sonra ne oldu, hop medya gündemi siyasetçilere çevirdi, e baktık bizde medyadan ses yok, "hadi bakalım hayat deprem olsa da olmasa da devam ediyor, gez, dolaş, eğlen!" dedik ve yine unuttuğumuz gerçekler oldu.

Deprem veya bir başka doğal afet öyle rahat bırakılacak, hafife alınacak meseleler değildi, ama biz her zaman hafife aldık.

Yetmedi doğal afetlerin zamanı, saati olmadığını da unuttuk. Birden gelip sert bir şekilde bizi vuracaklarını unuttuk.


İşte bu gerçekleri unuttuk ve unutarak yaşamaya da devam ediyoruz. Medyamızın gözü insan canından değerli gördükleri ABD seçimlerine yöneldi. Oh ne güzel hayat değil mi, yine bir virüs gölgesinde seçimi takip ede ede yaşıyoruz. Peki ya bu günler bir deprem daha gelirse? İşte sizi bilmem ama ben bu aralar hep bu soruları düşünüyorum. "bugün deprem olur mu? Yeterince önlemim var mı, bu önlemim yeterli olacak mı?"


Buradan seslenmek istiyorum, artık konumuz doğal afetler olsun, artık deprem gerçeği görülsün ve bir çözüm bulunsun!


Bir depremde ağlayacağız, üzüleceğiz, bir diğerine kadar hafife alacağız, bir daha deprem olacak, yine ağlayıp üzüleceğiz, bir diğerine kadar hafife alacağız. Lütfen, lütfen artık hafife almayalım canımızı da, doğal afeti de, lütfen!