Hainlik etmiyorum güzelliğine 

sabahın gri bulutları üzerimdeyken 

düşlerim çelişiyor heceler titreşiyor dudaklarımda 

ve gezinirken dünyada şiirselliğin 

hep ruhumda hep gözlerimdeyken yıldızların, 

etrafımdaki ağaçlara kayıtsız değilken 

yani 

duymadan geçmezken kuş seslerini 

hainlik etmiyorum 

yoksun sana sarılmak isterken 

ve devasa aynaların bozduğu yüzün...

Uzaklaştım. 

hainlik etmiyorum. 


farkındayım varlıkların ve benim ve rüzgarın 

hainlik etmiyorum nefese 

cümle acıların yoğunlaştığı içim 

tanımdan yoksun ve bir yanım eksik halâ 

sadece bakmakla cezalıyım umutsuzca 

sıkıştırıldım binlerce ihtimal tarafından 

hissetmemeyi istiyorum senden eğer varsan! 

ya da bir paranoya mı beni sivrilten sana 

hınç doluyum! 

kendimi oymakla tutkuluyum kelimelerle 

cümlelerim nedenlerime dönüşmüyor 

hainlik etmiyorum doğumlara 

açlığına ve susuzluğuna öfkeliyim 

sağduyumu silerek bunaltan sembolik savaşlara 

ve düşünmek bir ağız dolusu kıl gibi 

pislik birikintisi ve yağ yemek her gün. 

sadece duyulmak istiyorum, senden 

duyulmak ve acıdan artık arınmak ellerinle 

güldüğümde kendimle çelişmemek 

ağladığımda gülmemek ardından, arda. 


Ölüme yakınım ve yoksun hâlâ 

ve savaş ekmek kırıntılarından bir dağ 

ölüsü her şeyin, ölüsü anlamın, ellerimizde 

ve umut ediş uzakta, yoksun 

herkesin büyümek istediği bir çağda 

büyümek istediğim bir çağda 

yürümek istediğim bir çağda 

coşkularının ezildiği gençliğim giderken 

bırakmak istediğim bağlarımı koparmanı istiyorum

belki de hiç olmadı denilen sevginin 

yargılandığı odalarda sessizsin usulcasın 

ya da kendimi avuttum sahte uyanışlarda 

yanıldım, belki de yanılıyorum durmadan

belki de bir aptalım ve körüm

belki de hislerime tapıyorum 

senin yerine koyduğum her şey bir gölgeyken 

her şey sarhoşluk verirken bana 

direniyorum yokluğuna,

ne gerçek? ne gerçek?

diye sorsam! Yoksun 

hiç eksilmedi ağrım hiç düşmedi dilimden 

ölüm, sayıklamalarımda

normal neyse ben o olamadım 

hiçbir şeyi seçmeden ve hep korkarak 

yoksun ey, sana seslenirken de

hınç doluyum 

çünkü hislerim var çünkü hiç seçmedim 

çünkü sana inanırken de

seni bulmuşken de 

mutsuzdum

hatırlarım mutsuzluktan bir göldüm

şimdi 

hep şüpheliyim, şüpheliyken her şeye 

mutsuzum gene 

ve kekemeyim seni düşünürken, yoksun 

hissetmiyorum adımlarını 

oysa bir adım atmıştım sana.

.

İsimsizsin

kum tepeciklerini de gördüm

sıcağına girdim, bulundum

gördüm

var ol!