Gel gel boruların çınlamasından

terden ıslanmış piyano tuşundan

parande atıp gelen sesle unut korkuyu

ve dans ettiğinde vur ayağını sertçe

bastır savaşın uğultusunu


çekinmeden haykırdığında şiirleri

salon peyderpey örtünecek zaferi

şarkılar çarp yüzüne bu çağın

sözcükler çatallarından kurtulup

sıçradığında tuvale, taşır tablolar hikayelerini

ve o kimselerdir ki mesela

sokağın arı peteği mimarili dairesinde

komşularından biri

kurgular ekim devrimi'ni

sarkastik düşlerin olgun bayramıdır

kutlanan bu mecliste

şimdi orada olmak vardı

henüz dağılmadan

1917'nin Zürih'inde şu topluluktur kutsanan

melodiler akmış tabağına 

tuttuğun bardağın boyanmış

baharatlı bakışlarla, fevkalede

suretler ki bu çılgın güruhtaki

tıpkı yüzleri protest afişlerle makyajlanmış

kabare duvarları gibi

bir gece ve bir gece daha

sabahları uyunur bu sokaklarda

şafakla örtünüp karanlıkla başlar kalpleri atmaya

sanatçı olunmaz, inşa edilir

bu gayri ahlaki meclisin grotesk soluğunda

adını koyarlar ki odur işte, Dada...