Narkozsuz, ameliyatsız,

Böbrek verir gibi, eksikliğini hissederek.

Gittim o şehirden,

Kalmışım nasıl olduysa sende.


Ruhlar birbirini tanırmış kalu beladan,

Nerde tanıştıysak artık bilmiyorum.

Sende bulduğumda yer yoktu hevadan,

Nevaleler külfeti mücadelemin;

Hepsi senin için;

Hepsi benim yüzümden.


Ya benimsin, ya kara toprağın,

Kurşun sana değil, benim için.

Yaşamımın anahtarı sanki ellerinde,

Kurşuni ruhumun anlamsızlığına teselli.


Nefes alıyordum o vakte değin,

Enfese döndü değdiğinde dirseğin dirseğime.

Nasıl oldu da yaşadığımı sandım senden önce,

Denesem de bulunmuyor sende olan, her ne ise;

Umutsuzca, istemeden, iğreti; denedim.


Ya çığlık atmak istiyorum artık,

Yine yıllar geçmesi mi gerekecek?

Sondu sevdaya seyahatim; bilmiyordum,

Tekrardan aşkın kumsalına çarpacağımı.


Yalvarıyorum, ne olursun,

Çal gururunu yere, kalbimi çaldığın gibi.

Parmak uçlarım değsin diye parmaklarının uçlarına,

Dişlerimi sıkmaktan patlatacağım.


Dağlar koydum aramıza,

Dağlanmıyor yaram; ne merem şeydir.

Merhemim, aptallığımdan değil seni elimin tersiyle itişim,

Bunu yapmamak için kendim ile çok didiştim.


Seni kendime, kendimi sana o kadar hak gördüm ki

Seni hak ettiğime nişaneler içindir;

Şu acıyı çekmek istemem, yollar tepmem.

Yoksa avuçlarımın içinde kum taneleri gibi dağılır dağlar,

Ferhat, Merhat; ne kadar sevmiş ki?