Zamansız açan bir kış güneşi benim için aşk. Doğması ile batması bir olur gönlümde. Hemen karabulutlar çevreler etrafını. Gök gürültülü sağanak acılar yağar üzerime. Sonrasında bir fırtına ve hemen ardındansa dağılan yanılgılarımı toplamaya başlarım çaresizce. En baştan kurarım harabeye dönmüş gönül sarayımı. Zamansız bir misafir gelir yerleşiverir gönül tahtıma. Bir saltanat başlar ve beklenmedik bir ronesans gelir hemen arkasından. Aşk, mutluluk, hüzün ve acı gibi inkılaplar yaratır.

Acı devri geldiğinde koskoca bir imparatorluk çöküverir göz göre göre. Çatışmalar başlar karşılıklı. En sonunda iç savaş haline gelir ve bir bakarsın ki kendi kendinle savaş halindesin.

Sevgi sömürgesi aşk köleliği gibi işkencelere maruz kalırsın ve en sonunda idama mahkum bırakırsın yüreğini. Dar ağacına asılı hayallerinle birlikte yok olup gidersin sonsuz boşlukta.

Sonrası malum ne taht kalır geriye ne saray ne padişah ne de sultan. Geriye bir tek acılar kalır buruk kırık dökük bir aşk hikayesi.