Halihazırda, ortalama üç yıldır yaşadığım platonikliğin son zamanlarında başıma gelen bir olaydan bahsedeceğim. Takvim 20/12/20 yaprağını gösterdiği gün Instagram’da rastgele gezerken karşıma çıkan “Harry Potter konulu sunucumuz açılmıştır.” yazısını görür ve sunucuya (Discord) girerim. -Discord botları ile haşır neşirim- Sunucunun henüz tamamlanmamış olduğunu görünce kurucuya yardım edebileceğimi söyleyip yetki alırım fakat 3 gün içerisinde bilgisayarım bozulur telefon üzerinden yardımcı olmaya çalışırım vs. Sunucu üyesi 500’den fazla olmaya başlayınca aktiflik artar, ses kanalları dolar vs. Fakat ortamdan çok uzağımdır. Kurucu ile samimiyetimin artması ve onun işlerinin artması dolayısıyla sunucuyu bana devreder. Sunucunun bütün işleri üstüme biner. Bir sürü insandan mesajlar gelir, zamanın vermiş olduğu depresiflik ile çok soğuk, keyifsiz, huysuz bir insanımdır. İnsanlar bana hep yetki veya sunucu işleri için yazarken biri, sadece benim bu soğuk duvarımın arkasında kim olduğunu bilmek ister. Sürekli bahaneler bulup benimle konuşmak ister. Onunla gülüp onunla eğlenmeye başladıktan sonra oldukça yakın arkadaş oluruz (Belinay). Hayatında ilk defa bana numarasını vermişti. Çocukluk arkadaşım Efe'yi sunucunun ortamı için çağırırım, birlikte takılırız falan derken Efe ve Belinay birbirinden hoşlanır. Ne güzel. Aralarını yaparım ve artık bir ilişkileri vardır. Fakat dikkatimden kaçan bir durum var, benimle daha samimi ve nedensizce Efe'ye vermesi gereken ilgiyi bana verir. Samimiyettendir herhalde diye düşünürüm. İlerleyen zamanlarda kendi aramızda daha da vakit geçirdiğimiz için sunucunun aktifliği azalır. Fark ettiğimiz bir durum değil bu arada. Ocak ayının 15'i, ansızın sunucudan çıkar ve ikimizi de engeller. Henüz bağlanmamıştım, sorun olmazdı fakat Efe için aynı şeyleri söyleyemezdim. 1 hafta sonra tekrar yazar ve ailesinin sorun çıkardığını söyler. Ona inanmıştım fakat aklımı kurcalayan bir durum vardı, hiç mi yazamazdı? Efe üzülmesin diye onu unutması gerektiğini, boş, kısa bir ilişki diye söylemiştim ki o da öyle düşünüyordu. Fakat bunu söylediğim halde Belinay'ı benim affetmem normal olmazdı. Hem de en yakın arkadaşımın sevgilisiydi. Konuşsam olmaz, gizli konuşsam olmaz, konuşmazsam hiç olmaz. Belinay'a durumu açıkladım ve üzülerek durumu kabullenemedi. Efe'nin de eskisi gibi olabileceğine inanıyordu. Ona beni engellemesi gerektiğini ve işleri daha da zorlaştırmamasını söyledim. Sürekli yazıp benimle konuşmak istese de ahlaki açıdan hiç rahat edemiyordum. Sonunda onu kendimden uzaklaştırmak için engelledim ve tahmini 1 hafta konuşmadık ve bana başka bir yerden ulaştığında dayanamayıp onunla konuşmaya devam ettim. Bana her gece ağladığını, ona verdiğim sözleri tutmamı (Midyeyi ilk defa benimle deneyecekti.) ve ondan ayrılmamam gerektiğini söylüyordu ama ben onu şu anki kafayla -yüksek pişmanlık ile belirterek söylüyorum ki- engellemiştim. Son zamanlardaki ilişkimiz oldukça derindi ve benim aşırı yalnız olduğum zamanlarda yanımda bulunması, benim onu kendimden uzaklaştırmamı engelliyordu fakat dediğim gibi, bunu yapmak zorundaydım. 2 veya 3 ay sonra bana farklı bir hesaptan alakasız bir sebeple yazdı (kimliğini gizleyerek). Oyundaydım, dalgınlık üzerimdeydi ve olabildiğince depresyondaydım. Onu fark edemedim fakat “Sen Belinay mısın lan?” diye sormuştum. ve bana eğlenceli biri olduğumu ve daha sonra onunla tekrar konuşmamı söyledi. İyi gelmişti. Sanırım 2-3 gün bu şekilde aralıklarla konuştuk ve bana “Belinay kimdi ki?” diye sordu. “Boş biri...” Üsteleyince her şeyi döküldüm.

O gün anlatınca benim de fark ettiğim bir detay vardı, ben ondan hoşlanıyordum... Bunu, yazışmanın ardından verdiği tuhaf cevaplar sonucu anlamıştım. Ama bana bir cevap vermemişti. Olsundu, onunla hala eskisi gibi olabilmek benim için her şeyden değerliydi. Yaklaşık 1 ay konuştuk ve buluşmayı planlamıştık. Belirlediğimiz güne yakın bir zamanda hastalandım ve ertelendi. Bana, Efe ile konuşsan, o da bizimle olsa dedi. Ama bu imkansızdı. Onunla sesteyken beni de çağır o zaman, bari sesini duyayım dedi. “Bana nasıl kızar düşünebiliyor musun?” demiştim ama ona kıyamazdım. Detay vermeden ufak katakuleler ile bir şekilde başardık diyeyim fakat durumu fark etti. Ve dediği tek şey “Bana ulaşmak için arkadaşımı kullanmana gerek yoktu.” ve konuya uzaktan dahil olan arkadaşım “Ooo, yalnız ağır kullanıldın kankam.” tarzı cümleler duyunca bir an aşırı kötü oldum fakat Belinay'a güvenmeliydim, o öyle biri asla değildi. Onu engelledim tekrar ve tekrar. İşte o gün ses kayıtlarını dinleyerek uyumuştum. Her gece gündüz mesajları okuyup eskiyi hatırlamak benim için çok yorucuydu. Ha bu arada sunucuyu çoktan kapatmıştık. Saçımı kazıdım, yemeden içmeden kesildim, 10 kilo verdim, sporu bıraktım, market harici evden asla çıkmadım. Kusura bakmayın, fazla tarih veremiyorum. Hem ayık değilim hem de uzun zaman oldu. Her gün mesajları okuyup ses kayıtlarını dinlemek bana bir yerden sonra aramızdaki samimiyeti tekrardan fark ettirdi, hatalı kim olursa olsun ikimiz de affedebilirdik birbirimizi. Arkadaşlarımın kafamı karıştırmasına izin vermemeliydim, bunu geç fark ettim ama ettiğim gibi, hemen ona yazdım. Tekrardan konuşmaya başladık ama kasım ayına gelmiştik, yani son ayrılık kısa değildi, ikimiz de çok değişmiştik. Benim hislerim dışında... Ben daha önce beni herkesten daha iyi anlayan birine rastlamamıştım, nasıl aşık olmayayım ki? Konuşmamız olduğunca soğuk, samimiyetsiz ve aralıklıydı. Canımı fazlaca yakıyordu. Normalde yazdığım saatin saati saatine bakan kişi artık 2-3 gün aralıklarla geri dönüyordu. Bu durumun bu şekilde ilerlemesi canımı daha da yakıyordu. Kasımın 15'inde ona bir mektup yazmaya başlamıştım ve yılbaşında vermeyi planlıyordum. Fakat dayanamadım ve ona hislerimi daha açıkça döktüm. “Senin hayatında ya varım ya yokum.” O kadar iyi biri ki “Senin yerin bende çok farklı, sakın bir yere gitme bir daha dedi.” Ama sorduğum soruya cevap vermedi… Israr ettim: “Ne anladığını söyler misin?” dedim “Eskisi gibi olacağız, yanında olduğumu hissettireceğim.” dedi. Ama ben daha ciddi düşünüyordum, artık eskisi gibi olamayacağımızı biliyordum. Seninle daha ciddi bir ilişki kurmak istiyorum dedim ve aldığım cevapla yere kapaklanmam bir oldu. “Biliyorsun, benim bir sevgilim var, söylemiştim sanırım, hatırlamıyorum. Neyse, bilmiyorsan da artık biliyosun ve ben seni çok seviyorum, seni kaybetmek de istemiyorum ama sen simdi olmazsak hiç konuşmayalım diyosun.” Aynen de öyle demiştim. “Seni üzdüğüm için her şeyi telafi etmek istemiştim, neyse, sevgilinle mutluluklar dilerim.” dememe bile “Beni üzmedin ki asıl ben seni üzdüm.” diyecek kadar iyi biriydi. Eklemeyi unuttuğum bir detay Efe ile Belinay daha önce buluşmuşlar ve bu benim kulağıma Belinay'ın bir arkadaşından geliyor.

26/12/21, muhtemel son konuşmalarımız. Sana dair hiçbir şeyi unutmak istemiyorum fakat onu da başaramıyorum.

21 Mayıs’ta bu yazılar eline ulaşırsa doğum günün kutlu olsun, umarım daha mutlusundur.

Bana bıraktığın en güzel miraslardan biri üzgünken Model dinlemek oldu.

''Umarım onu annene sevdirmeyi becerirsin

Çünkü kendisi benden haz etmezdi bilirsin...''