-Geçmişlerin Ruhuna Değsin 




biz birkaç soytarı 


ip gibi dizildik sicim gibi yağdık


üç düş kaçırdık elimizden Eryaman M3'te


yaşayacağız sanrısıyla beklerken


-Hey! Bu senden düştü 


DVD Üç Bin Yıllık Bekleyiş




bir sabah uyandık her şey erimiş


kapıya üç kilit vur paspası katla leylağı öldür


   üzülme zaten böyle iş mi olur


kim demiş yumruğunu içine indiremezsin diye


ne olur birkaç ya da üç kalp kırıklığından


indirirsin sol alt köşeden 


kaburgalarını ezersin tuzlu su dökmekten yeğdir


anasını satarım kalbin zaten kalp değil acıyan


   sızlayan-naralar yakan-damarını çatlatan


parmaklarının ucundan saç köklerine kadar 


hesap soramazsın öfkeyi tayin edene




     irtica mıydı suçun ya da kimin dünyasıydı çaldığın


  değer miydi üç kuruşa ideoloji parmaklamaya








biz birkaç soytarı


kıvrıldık hırdavatçının saman sarısı kutularında


öyle bir uyuduk ki üç gece üç yıla bedel


nazır ve yanında üç Mercedes dikildi başımıza




 "Horozunu keserim ibne herif


arkandakilere söyle telsizi kapasın küçükler uyuyor"


 


ohh




İlk kez nefes aldık o gün sanki damlara üşüşen


cini üç kulhu üç elhamla kovmuştum


annem dedi 


  buna da şükür


     sus kadın sus öğretmediler mi sana belaya şükürsüzlük yapmayı




annem ve kulunçları 12 saat işler tezgah başında - beni ise Cevdet Bey'in oğulları


ar damarı çatlamış bu kızın ağzından kir akıyor !




 "Bak sen şuna


  ekrana parmak atarken


  sütten yeni kesilmiş bıyıksıza


  senin öfkeli mastürbasyonunun malzemesi değilim"




Vur kızım hayalarına üç tekme üçü de kinle şehvetle


- ve birisi ellediğiniz hırpaladığınız göz bebeğim içindi -






biz birkaç soytarı


kakule koyduk pilava atalarımızın ağzıyla


üçe kadar saydık yaşamaya


hep biri eksik kalacaktı


-kusursa kusur- tanrı bizi bıraktığı gibi bulamadı