Bütünleşen zamanın

Ayrıldığı ince çizgiler,

Gecelerim çocukluğumda.

Gündüzlerim gençliğimde.

Ellerimde dolmak bilmeyen

Bir avuç rüzgar,

Seyrederken doğacak batan güneşi.


Baharların estiği günlere

Savrulan rüzgarlar

Bir 

Bir 

Dolanmış dünlere.

Ölümlere bir

Mevsim

Dahası

Sığacakmış gibi bakıyor.

Zamanın

Ayırdığı her ufak dilimde


Günün birinde

Takvime yaslanmış bir petek

Saman kağıtlarına

Bir selam yollar oldu

Yıllar oldu 

Aylar oldu

Bir gün yeniden

Doğmadı yarınına

Lâkin...


Sanki bir yere varacakmış gibi

Süzülmüş bir avuç kırlangıç.

Gözleri kamaştırırken,

Dolu dolu geçmiş

Bir yüzüne denizin.

Her izin

Savrulan kıyıya vurabilir mi?

Gece kararsa 

Sabaha güneş dolsa da...


Olsa da 

Olmasa da

Dilimden eksik olmayan

Bu şarkının nakaratı,

Bulutlarla

Bir tutuyor sesleri.

Çınlamalara ritim tutan

Bir rıhtıma yanaşan bu kayık

Küreği boşa çekiyor sanki.


Sakince elinden tutup 

Seyrediyorum

Dalgalarını denizin.

Uzaklarda dağın arasında

Kalmış bir koca şehir

Nasıl yutmuş bu koca denizi?


Kimi şaşkınlıkların

Yerini aptallığa bıraktığı

Andaki bu samimi gülümseme,

Yeniden mi tanıyorum kendimi?


Koşan çocukların seyrinde

Kendi halinde sallanan bu salıncak 

Yağlansa keşke 

Gıcırtıları çok eski.

Kırmızıya boyanmış yüzü

Lekelerle eskiyen

Griliğe kaçarken tonu.

Gün batımının kızıllığı

Özüne döndürüyor.

Her şey eskisi gibi.

Çocuklar koşmayı özlemiş parklarda.

Her kafadan bir ses çıkıyor

Ve hepsi birbirini duyuyor.

Döner kaydırak fıskiyelerini

Seyrediyor.

Bu yazı getirecek mayısın

Ufak bir habercisi...

Kahkahalar telaşa kapılmadan

Çıkıyor 

Zihinlerden.

Ve günlerden bir gün

Tekrar akşamına kavuşuyor

Güneş.