Günler geçmiyor. Yine bu yüksek tavanlı, dağınık evin içindeyim. Kitap okumak istemiyorum. Ders çalışmak istemiyorum. Elime aldığım eski bir defterin, üzerine su dökülmüş ama sonradan kurumuş olan buruşuk sayfalarına resimler karalıyorum. Büyük bir iç çekiyorum sonra. Çıplak ayaklarımla evin süslü parkelerine basarak pencereye bakıyorum. Bu dar sokaklar yine bomboş; yine yalnız bu yol. İçimde kocaman bir boşluk var sanki. Bomboş geçiriyorum zamanımı. Her gün tekrar tekrar aynı masada yemek yiyorum. Aynı insanlardan aynı sohbetleri dinliyorum. İri kulaklıklarımdan çıkan müzik eşliğinde gözlerimi kapatıp hayal kurmaya çalışıyorum. Olmuyor. Hayal bile kuramıyorum işte. Bazı şeyler hiçbir zaman değişmeyecek gibi geliyor. Asla dışarı çıkamayacakmışım gibi. Hiçbir zaman bu tutsak kaldığım telefon ekranından ayrılamayacak gibi...
Değişmeyen şeyler
Yayınlandı