Ne bu kasvet üzerindeki ve hatta tırnaklarının arasına kadar girmiş bıkkınlık,
Elinden şekeri alınmış çocuk gibi ağlamaklısın, teninde kalmamış hiç sıcaklık.
Dokunduğun her şeyi incecik bir buz parçası kadar soğutup, kırıyorsun,
Kırıp, kaybettiklerine de mi acımıyorsun? İçten içe gülüyorsun.
Hadi seninle bir oyun oynayalım, saymayı biliyor musun?
Bir beyaz kağıt al eline ve bir de siyah kalem,
Birde siyah bir kağıt al zihnine ve de beyaz bir kalem.
Beyaz kağıda siyah mürekkeple yok ettiğin güzellikleri yaz,
Zihnindeki siyah kağıda beyaz mürekkeple de güzel olan şeylerden biraz biraz.
Beyaz olanı daha çabuk doldurdun değil mi?
Fakat siyah olanı doldurmaktaki isteğin daha fazlaydı sanki,
İşte oyunumuzun adı da bu; "Değiştir Kağıtları".
Geriye dönüp baktığında mahvettiğin şeyleri unut,
Geçmişle yaşayamazsın, her zaman vardır bir umut,
İlla birer kağıt da olması şart değil,
Hatalarını kabul et ve gururun önünde eğil.
Şimdi bir oyun da sen yaz,
Biraz sevgi, barış, merhamet ve aşk biraz...