Olacak gibi değil, olmaya yüz tutmuş armutların dallarında kendini asan bir zenci

Bilmem nasıl uyur insan, gözleri kör bir dilenci meyve bıçağıyla boynuna dayanmışken baygın bir kedinin

Şimdi karlar altında bir köpek

Ne yakın yaşama ne uzak ölüme,


Masumiyetini kaybetmiş bir hayat kadını topuklu ayakkabıları üstünde arşınlıyor kusmuk dolu kaldırımları

Çürük dolu baldırları, dayakların hesabı sayılmaz, aymaz denilen geceden sabaha dövdüğü için onu metanfetamin bağımlısı bir it,

Ve dolu bardaktan aşağısı delik, derme çatma bir çatı altında yarım sigaralar arıyorum kaldırımlarda.


Bir baba dövüyor oğlunu karşı çarşıda kapatmış bir dükkan kepenk.

Saat gecenin üçü olmuş ulan kahpe bankerler!

Ne deyü bilirsiniz manipülasyonda arsanın fiyatını?

Yüzyıllar önce köle atanın kellesi asılıydı burç başında,

Kim merak eder yorgun mermiyle devrilen o kimsesiz kaç yaşında,

Sokaklardaki yatağını kime bıraktı miras.


Kerouac geldi bir akşam ansızın iki esrarkeş arkadaşıyla kanepelerin üstüne çarşaf serilmiş evine,

Bir tam gece boydan bütüne sigaralar sarıldı bir fişek dört yüz tam Türk lirası bölü Amerikan doları hem de kanlı,

Sonra oturdu daktilo denen vulvanın başına, irinden başka bir şey çıkarmayan,

Kötülükten mutsuzluktan başka bir şey vadetmeyen,



Tek kelamı bir savaş başlatır bir barış bitirir

Ne analar savaşta zanneder ki yalnız oğlunu yitirir

Oysa ki ne yumuşak başlı insanlık,


Sonunu nasıl bağlayacağım bu yazının?

Hayatımla da ilgili aynı şeyleri düşünüyorum.

Yazın ortasında üşüyorum,

Bir ceset örtüyorum üstüne.

Harcanmış ve tavsiye edilen tüketim tarihi çoktan dolmuş karakterlerimden,

Dokuz tane vardı dokuzu da birbirine benzemezdi,

Bindir Alem vardı her birinin içinde

Urfa'da bir çeşme başında deli hasan yaktı hepsini


Bir nesil inancı beraber tükettik And dağlarında Tanrı'yla beraber,

Tam maçu piçuda üstümüzden birazdan düşüreceğim bir uçak geçiyordu,

Kabin tuvaletinde sigara içerken kendime yakalandım.


Yollarda dilencilere almadıkları selamlar verdim,

Peşime takılmışlardı farkına varmadım,

Bir sabah hep birlikte çilehanede uyandık,

Mısır tarlalarında cesedimi aradık.


Kuru bir zeytini öğün ettim,

Kendimi böyle terbiye ettim kim bilir kaç yüz yıldır,

Çıkamadım içinden çift şerit sere serpe sokakların.


Boylu boyunca yayılmış devrimler vardı

Devirdi hepsini,

Sigara tiryakisi deli Hasan.


Boş mu dolu mu o çubuklar ben bilmem,

İçer durur sadece bir tavukçunun kapı önünde.


Bir bildiği vardır söyler

Aslında hepiniz delisiniz,

Deliler aramızda.


Biz bilmeyiz

Gencim ben,

Daha ağır olsun diye bir delik daha açarım zıvanada,

Sıfırın içine bir tane daha açılamaz dedikleri o dediklerden.


Kafamın arkasında bir tane daha var ama,

Ben bilmem

Gencim ben.

Toy, kıymet bilmez, laftan anlamaz

Ararım ama bulamam,

İnsan, kendine benzemekten başka bir şey yapamaz derim.


evet,


Deli Hasan dedikleri ermişle birbirimizi bu gece idam edeceğiz,

Sesleniyorum.


Kafamın altındaki kalas ıslak bayım

bak başım kayıyor

Sonra denk getiremezsin baltayı


Bir sıfır daha açamazsın kafamın içinde,

Seninle benim toplamım sıfır.


İnsan kendiyle bir sıfır olmaktan öteye gidemez.