Köşedeki tekli koltukta, dirsekleri dizlerine dayalı, beyaz halıya yapışmış siyah pamuk parçasına bakıyor, bakıyor, bakıyor. Ne yemek sipariş edeceğine karar vermeye çalışıyor. İnce hamurlu karışık pizza -ama mantarı çıkarmayı bu kez unutmamalılar-. Hamburger? Belki. Hayır, sağlıklı bir şeyler? Yok, olmaz. Saatler geçiyor, o ne sipariş edeceğine karar veremiyor. Evde kendisi bir şeyler yaps- kesinlikle hayır.
“Poğaçaya kabartma tozu yerine şekerli vanilin koymuşsun. Rezil! Zaten asla komşunun kızı Ayfer gibi yemek yapamazsın sen. Hiçbir erkek almayacak seni!"
Mutfağa geçip ısıtıcının içinde ne zamandır durduğunu bilmediği suyu kaynatıyor ve tezgahın üzerindeki kirli kupaya dolduruyor. Şimdi ne içecek? Kahve? Siyah çay? Belki yeşil çay? Dudaklarını büküyor. Elindeki kupaya bakıp düşünüyor, düşünüyor. Günler geçiyor, ardından aylar ve birkaç mevsim geride kalıyor. O, kupaya bakıp ne içeceğini düşünüyor. Suyu döküyor.
“Bir işe yara artık! Bütün gün öylece oturup elindeki kitaplara bakıyorsun! O ıvır zıvır şeyler kurtaracak seni! Zaten bu aralar sana da bir haller oldu, hayrolsun inşallah!"
Günlerdir üzerinden çıkarmadığı pantolonu, gömleği ve lacivert sabahlığıyla yatağına giriyor. Önce sağına sonra soluna dönüyor. Hangi tarafa dönerse uyumayı başarabileceğini düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor. Sağından soluna dönerken saçlarındaki kızıllar, yerlerini önce siyahlara sonra beyazlara bırakıyor. Yataktan kalkıyor.
“O kadar çalışıp getire getire bu sonucu mu getirdin önüme? Daha iyisini de yapardın! Onlar hata yapmıştır, niye hakkını aramadın? Bize geldiğinde dilin pabuç kadar oluyor ama!"
Kitaplığının önüne gidip parmak uçlarını, türlerine göre dizilmiş kitaplarının üzerinde dolaştırıyor. Onlarca seçeneğin arasında parmağı geziyor, geziyor, geziyor. Aylar geçiyor, üç yılbaşı kutlanıyor, parmağı aşınıyor. Seçemiyor.
“Ağlayıp durma, bunda ağlanacak bir şey yok! Sulu göz! Ah, büyümeyeceksin sen! Hep sen şımarttın bunu, her istediğini yaptın! Diğerleri gibi olalım da görsün!"
Salonun tam ortasına gidip oturuyor. Dört duvar. Hangi duvara bakacağını şaşırıyor. Biri, diğeri, öbürü ve bir diğeri. Hızla dolaştırıyor bakışlarını duvarlarda. Hangisi daha az konuşur, hangisi daha az acımasız? Bir, iki, üç, dört, beş, altı… Duvarların sayısı mı artıyor? Asırlar geçiyor. Çağ kapanıp çağ açılıyor. Bakacağı duvara karar veremiyor. Gözlerini yumuyor.
“Korktuğun şeye bak Allah aşkına! Bundan da korkulur mu? İlgi çekmeye çalışıyorsun! Senin yaşındayken biz sırtımızda bebeyle tarlalarda çalışırdık da yılan görünce gıkımızı çıkaramazdık!"
Kumandaya uzanıp televizyonu açıyor. Yüzlerce kanal, her birini hızla tarıyor. Bir, iki, üç, …yüz altmış sekiz, …üç yüz on dört, bir, iki… Başparmağında oluşan bombeye bakıyor. Bombe ona bakıyor, o bombeye bakıyor. Kumandayı bırakıyor.
“Ne kadar alıngan, hassas ve şımarıksın. Biraz haber izle de haline şükret! Dövdük mü, öldürdük mü? Nankör ayol bunlar, nankör."
Balkona çıkıp evin önündeki parkta oynayan çocukları izliyor. Kocaman bir kaydırak, tahterevallinin yanında sıraya dizilmiş çocuklar, pembe ve kırmızı salıncaklar. Kırmızı salıncak boş. Tahterevallide, kaydırakta ve pembe salıncakta sıra var ama kırmızı salıncak boş; ona rüzgar merhamet ediyor.
“Bu şekilde davranırsan seni asla kabul etmeyeceğim!”
Mutfaktan boş yoğurt kabını alıp yatak odasına gidiyor. Komodinin alt rafındaki ilaç kutusunu çıkarıp ilaçların hepsini yoğurt kabının içine boşaltıyor. Kapağını özenle kapatıp evden çıkıyor. Karşı kaldırımdaki çöp tenekesine gidip dolu kabı çöpün içine atıyor. Ellerini arkasında bağlayıp yavaş ama kararlı adımlarla parka doğru ilerliyor. Kırmızı salıncağa oturup sallanmaya başlıyor. Rüzgar beyaz saçlarını öperken tüm çocuklar, pantolon ve gömleğin üzerine geçirilmiş lacivert sabahlığıyla, kırmızı salıncakta sallanan deli nineye bakıyor. Deli nine sallanıyor, uzun ve beyaz saçlarını savuruyor, kahkaha atıyor. Deli nine salıncağın zincirlerini sıkı sıkı kavrayıp başını arkaya bırakıyor, gökyüzüne hasretle bakıyor. Şehrin temelini sarsan kahkahasını, gökyüzüne sunuyor.
“Pekala, ben gidiyorum öyleyse.”
Film: I'm Thinking of Ending Things (2020)
Zeynep Uyumazer
2021-02-07T15:25:17+03:00teşekkür ederim. 🙏🏼
Enes
2021-02-07T14:51:32+03:00Çok güzeldi :) tebrikler.
Zeynep Uyumazer
2021-02-07T01:24:14+03:00okumuşlarsa ne mutlu bana.
çok teşekkür ederim esra hanım. 🙏🏼🧡