Yaşam üstünde bir sürü deliği olan bir çömlek gibi... Deliklerin birisini kapatsan diğerinden sızar ışık. Başlı başına bir başkaldırı, sarsıcı bir söylem bu sanki. Herkes karşısındakine yaklaşırken kendisine davranıldığı gibi ya da davranılmasını istediği gibi bir yaklaşım sergiler. Hepimiz biriciğizdir çünkü... Bilinçli veyahut bilinçsiz bir şekilde 'biricikliğimizi' yaşatırız. Bu kendililiğe dönüş halindeyse zaman zaman duvarlar öreriz tüm hayata. Tüm risk o duvarın ardında kendine öcüleşmekmiş gibi geliyor bana. Duvarın ardında cümleler devrikleşiyor. Kaos bir romantizm mekanizması haline geliyor ve insan kafasındaki polislerle negatiflik pompalıyor zihnine. Delikler bu süreçte devreye giriyor. Çömlekte bir yer tıkanıyor ve ışık sızmak için diğer deliğe yöneliyor. Tüm bu hisler içimde bilinçsiz bir şekilde dolanıyor. Yaşamı zaman zaman bir kendimden geçme haliyle görüyorum. O anlarda biricikliğim bana meydan okuyor. Maskeler düşüyor ve herkesin yüzü kayıyor. Gözler, dudaklar, burun ve diğerleri artık eski konumunda olmuyor. Çömlek benim içimdeki duyguların çamuru, deliklerse o duyguların ışığının yakıcılığından aslında. Belki her şeyi, tüm bu üst söylemleri bir gün bilinçle anlarım fakat şimdi sanrıların çömleğin deliğinden geçmesine izin vereceğim.