Salonda bir ses yükseldi:

"Peki kim bilen doğrusunu 

Yani sen, henüz öngöremezken varoluşunu

Yok oluşla boğuşmak istiyorsun.

Bizleri deliliklerimizden kurtaracaksın,

Lakin tanrılar hoş karşılar mı bunu?"


İşte o an gürledi ejder:

"Tanrılar, lanet tanrılar

Deliliğiniz onların zulmünden başka nedir?

ve bilin isterim

Zulüm onların nezdinde eğlencedir.


Tanrılar değil miydi krallara sunan ahmaklığı

Ve deliliğin eseri değil midir kralın çıplaklığı

İsa unutulmadı mı tanrı istediği için

Zaten tanrının reddi bile değil midir tanrının işi?"


Bi' papaz hiddetlendi:

"Bu ne hadsizlik

Yani sen, ruhunu kiniyle kirleten sen

Kör olmuşsun kalbindeki nefret perdesinden

Bağışlanma dilenmelisin kardeşim

Ve günahların için tanrıdan af dilemelisin"


"Af" diye yineledi ejder:

"Lanet bi' af dilemeyeceğim tanrının günahları için

Yani ben, onu tüm papazlarınızdan daha iyi tanıyan ben

Dileklerinizin değersizliğini en iyi ben biliyorum

Biliyorum komedyanın bi' parçası olduğunu tapınmalarınızın


Yani ben, bilmekle lanetlenen ben

Tebliğ ile görevlendirmişken ben ruhumu

Tanrının adına yalan söyleyen bi' günahkarın

Hadsizlikten bahsetmesi ruhuma yaralar açıyor,

Kahroluyorum."