Olur öyle arada.
Arada bir kör olurum ben.
Size de oluyor mu böyle?
Yani durup öylece bir an,
Ulan ben neredeyim?
Ulan bu ben miyim diyor musunuz kendinize?
Ben bazı bazı yabancılaşırım kendime.
Kendimi tanıyamaz olur,
Hiçliğime aşık olurum.
Benim yaratmadığım, herkesin bir parça bir şeyler koyup şekillendirdiği hayatımın ortasına kusmak isterim bazen.
İğrenç!
Bok gibi bir hayat yapmışsınız bana deyip bağırmak isterim.
Hiçliğimin bu edepsiz fikirlerine de epey mest olurum doğrusu.
Ben hiçken ne güzelim!
'Ama bunu ben yaptım,
Ama bunu ben koydum,
Ama seni ben kaldırdım.'
Siktirin gidin ulan!
Koyduğunuz çizgileri, ördüğünüz duvarları da alıp siktir olun gidin!
Lakin ben bendeki hiç gibi olamam.
Beni görseniz, ben çıtı pıtı hanım hatun bir kadınım.
Ütülü gömlekler giyen, saçları her daim taralı,
Nezaketten kamburu çıkmış bir kadın.
Ben öyle durup bir evin orta yerinde siktirin gidin ulan diye bağıracağım ha?
Ninem hariç herkesin kalbine iner.
Benim ninemi bi' tanısaydınız var ya...
O derdi mesela
Biri 'Güllü bak ben sana böyle yaptıydım ondan şimdi iyisin' dese
Vallahi de billahi de 'siktir ordan ulan' derdi.
Yaşasaydı yemin ederim derdi.
Dedem de muhtemelen sırtını yepeşlerdi.
Çünkü benim ninem hiçlikteki güzelliğin ta kendisiydi.
Belki de bu kadardı dünya.
Bir avuç gülümseyen yüzdü bu hayattan kopardığımız.
Hayatımdan hoyratça koparılan yıllarım önüme serilince anladım.
Ben hasta yatağımda öylece yatarken ne çok şey anladım bir bilseniz.
Yitip giden bir ben vardım.
Ben kırk kilo bir kadınım.
Yani ben kimsenin nereye koyacağını bilemediği bir çimento torbası kadarım.
Güldüm, sığmadım bu dünyaya.
Oysa ağladığımda ne çok sırtımı sıvazlayanım vardı.
Ben küçücük bir kadındım,
Annesinin her baktığında içli içli ağladığı.
Işıldayan boncuk gözlerimi bir nefeste söndürdüler.
Ne kolaydı Allah'ım, çıldıracağım!