Deneme bir ki deneme bir ki... Deneme dediğin nedir ki? Aldım elime kalemi, deniyorum işte bir şeyler. Bu denemenin konusu denemenin kendisi. Hem insan denemeden nerden bilcek? Denemek var, denemek var hani. Bak nasıl deniyorum şimdi. Hem yazıya başladığımdan beri deneme demediğim bir cümle var mı? Var tabii. Bir önceki öyleydi. Yukarıda da var. Bak nasıl da artıyorlar...

Deneme derken, insan denemeden bilemiyor. Ben denedim de bildim mi dedim? Hayır, sümme haşa. Sümme de acep ne ola? Bu lügatın işi. Ben kendi işime bakayım. Neydi benim işim? Evet, deneme yazmak. Deneme üzerine bir deneme yazmak. Deneme bir ki, deneme bir ki. Deneme oldu mu ki acep bizimki? Bilemiyorum. Görüyorsun a, aynı şeyleri söyleyip söyleyip duruyorum. Bunu da mesela, ileride bir cümlede, yine tekrarlayacağım. Belki ucundan bucağından, azıcık kenarından kırpar, olmadı uzatır, ne bileyim yahut kopyala yapıştır...

Nihayetinde konuyu dağıtmayayım. Deneme yazıyoruz şurada, boru değil. Boru ile de ne alıp veremediğimiz varsa... İnsanın boru ile çok haşır neşir olmasını gerektiren bir durum yok. Tak fişi bitir işi. Uzatma kabloyu. Dur, deneme diyorduk. Deneme dediğin, bir konu üzerine fikirdir, düşüncedir, görüştür, kanaattir; yahu bunların hepsi aynı şey değil mi? Aman, neyse ne. İşte bu böyle komple, ama komple, bir deneme ki...

Deneme bir ki deneme bir ki.