Deniz, günbatımında bambaşka bir renge bürünür; gökyüzüyle birleşip ufukta kaybolur. O an, her şey sanki ağır çekimde akar. Güneş yavaşça denizin içine batarken, sen de bir şeylerin sonsuza dek bittiğini hissedersin. Ayrılık da tıpkı günbatımı gibidir; bir yanın hala ışığa tutunmak ister, ama diğer yanın karanlığın kaçınılmaz olduğunu bilir. Ve o son ışık kaybolduğunda, geriye sadece boş bir ufuk kalır. Tıpkı bir ayrılıktan sonra kalan o sessiz boşluk gibi; ne yaparsan yap, doldurulamaz. Ama yine de, her gün yeniden doğar güneş, her şey yeniden başlar, fakat hiçbir şey aynı kalmaz.