Ben nerde hata yaptım bilmiyorum. O güzel ve daha tatmamış olduğum heyecanın peşinden gittim sadece. O durgun akıntıya bıraktım kendimi. O kadar güzeldi ki beni nereye götüreceğini bilmesem de sadece hissetmek bile yetiyordu. Daha önce girmediğim, tanımadığım bir suydu bu. Çok tuzlu olduğunu ve aslında bana zarar verebileceğini anlamam için bir süre içinde durmam gerekti. Bu süre içinde bana asla isteyerek zarar vermedi o su. Karşılaştığım dalgalarda yanımda durdu. Bazen boğulacak gibi olurken o engelledi bunu. Sardı etrafımı kollarıyla. Hala akıntı devam ediyordu ama, benim sonunu bilmediğim ve kıyıya varmadan da sonunu öğrenemeyeceğim o akıntı. Bazen çok pişman oldum. Keşke dedim keşke kıyıda kalsaydım. Bilmediğim o denize girmeseydim. Bu şekilde öğrenmeseydim böyle kasvetli olduğunu. Bazen de çok mutlu oldum o denizde. O kadar çok deneyim o kadar çok anı biriktirdim ki tüm herkes heveslendi bana. Ne kadar mutlu olduğumu görünce onlar da mutlu oldu. Her şeyin bir zorluğu olduğu gibi bu suyun da zor yanları vardı. Yüzmeyi bile bilmezken bana yüzmeyi öğretti bu deniz. Şu an ise hala akıntıda gitmeye devam ediyorum. O ilk zamanlar düşünmediğim, akıl edemediğim şeylerin pişmanlığını yaşıyorum. Su asla üzmek istemiyor beni. O çok merhametli, çok temiz, berrak. Sanki daha önce kimse keşfetmemiş orayı. İlk ben bulmuşum ben tatmışım. Çok güveniyorum ona, dalgalarında boğmaz beni biliyorum ama ben acemiyim işte. Bir şeyleri yanlış yapıyorum ya da tamamıyla yanlış suya girdim. O ilk başlarda çok beğendiğim, içinde bulutlarda gibi hissettiğim deniz bana ait olmamalıydı sanki. O başkasınındı ya da kimsenin olmamak üzere devam edecekti hayatına. Kıyıya dönmeli miyim bilmiyorum. Nasıl dönülür onu da bilmiyorum. Bana yüzmeyi öğreten deniz kıyıya dönmeyi öğretmedi. Buna zorladı beni ama ben gitmeyi bilmiyorum ki kaptırmışım kendimi kıyıdan çok uzaklaşmışım istesem de istemesem de dönemiyorum. Bir tarafım dönmek istiyor çünkü bazen çok zor geliyor dalgalarla boğuşmak. Deniz her zaman durgun olmuyor, dalganın ne zaman geleceği de belli olmuyor. Dedim ya acemiyim ben yeni öğrendim yüzmeyi, hala da öğreniyorum. Sonra o dalgalarda tam boğulacağım su kurtarıyor beni, durgunlaşıyor hemen. O kadar durgunlaşıyor ki kıyıya dönmek isteyip bunun için çabalayan ben vazgeçiyorum bundan. Razı oluyorum dalgalara, fırtınalara. Denize girmeden önceki hayatımı boş veriyorum. O güzelleştirdi hayatımı, o mutlu etti beni, o özel hissettirdi...Bir tek beni aldı suya, başka kimse gelmedi ki özeldim ben nasıl dönerdim kıyıya bunları bırakıp suyu bırakıp. Onsuz mutsuz olurdum ben. Dalgalarına dahi aşık olduğum o deniz olmadan az buz öğrendiğim yüzmeyi de unuturdum. Bu yüzden işte burada kalışım. O peşinden gittiğim serüveni tamamlamak, yarım bırakıp kıyıya dönmemek, savaşmak dalgalarla, o denizin tuzlu tadıyla, derinliğiyle hepsiyle savaşıyorum. Ne olursa olsun iyi ki girmişim o suya diyorum sonra. Hala böyle denizler kalmış demek ki diyorum. Beni seven denizler de varmış, benim de çok sevdiğim. Eğer bir gün gerçekten gidersem kıyıya ve o deniz kurursa orada, bir daha karşıma çıkar mı bilmiyorum. Bir daha böyle bir suya dalar mıyım bu denli güzel bir suya...