Şimdi boynumdan sallanan yarısı kopuk bir urganla dolanıyorum sokaklarda.
Büyük alışveriş merkezinin önündeki ayakları kırık dilenci soruyor seni. Tabakhaneye bok yetiştirir gibi kısa ama hızlı adımlarla koşarak kaçıyorum kırık bacaklı, esmer, kısa ve dişsiz dilenciden.
içimde bitmek tükenmek bilmeyen bir acıyla sere serpe düşüyorum yere.
Utanıyorum çünkü çok sarhoşum
Dünya alemini, Allah'ın kelamını bir tek kendisi almış ve Allah bir tek ona seslenmiş gibi önemli biri olmadığım sürece, devletin herhangi bir organıyla iletişime geçebilecek kadar kendimi -değer- hissetmiyorum.
Sabahın altı saatinde en kötü işkembe çorbasını servis eden ama kredi kartı geçtiği için kendimi gitmeye mecbur hissettiğim, halihazırda zaten gitmeye mecbur olduğum çorbacıda işkembe içerken altıma işediğim için -belki de- bacaklarıma tırmanmaya yüz bulan hamam böcekleri gibi hissediyorum kendimi.
O kadar değersiz ki, Allah’ın kelamı bir bana gelse o zaman ağzımı açmaya hakkım varmış gibi...
Yetişkinler için porno film çeken bir stüdyo gibi bu dünya denen izbe meyhane.
Film bitti.
Sonra birden uyandım, farkına vardım farkına varılamaz dedikleri an denen kara bulutun,
Paslı bir çivi battı ayağıma
Yıktım yıkılmaz denen duvarlarını gökteki bilinmezin
Sarıldım bir iplik pamuğa
Aleve verdim batı Anadolu’dan Japonya’ya kadar devrilmez dedikleri devrimi
Şimdi terli ve perişan bir evliya
Dönüp durur sokaklarımda
İçeri girmeye hevesli kurşun
Ya da sinsi düşünce
İcazet alır kapısında şakaklarımın
İzin almam gerekiyordu departman müdüründen, yarın sabah asmak için kendimi banyodaki doğalgaz borusuna.
Gülmemek için kendimi zor tutuyormuşum gibi bir surat ifadesiyle çaldım kapıyı,
Müdürüm, İsmet Özel dinliyorum geceleri,
Oturup kendi seslendirmiş şiirlerini, bir şeyler anlatıyor anlamıyorum.
Anlamadıkça insan yağından süzme inek sabunlarını düşünüyorum.
Bir liposuction merkezinin çöp tenekelerinde gezinen hamam böcekleri gibiyim,
Bir değil binlercesiyim, yarın sabah radyoaktif bir deliğe atlayacağım
Tam tamına bütünen boydan
Öğleden sonra ancak yetişirim
Sabahtan beni idare edebilir misiniz?
İlah piyasalarında spekülasyon yapan Habeşistanlı bir çöl maymunu gibi gülümsedi
Hafif meşrep, neşeli bir adamdı çok sigara içerdi, yarısına gelmeden söndürür yenisini yakardı.
Çok parası, çok aklı, az cümleleri vardı bu herifin.
Nasıl anlatacaktım yarın öğleden sonra insan kaynaklarına, dudaklarım mosmor bir metre toprağın altında ekip planlama organizasyonu için tur şirketine telefon açamayacağımı?
Ulan ey hayat! Dünya!? Dağlar ve onlar bunlar işte haykırmak isteyip de saymaktan üşendiklerim
Hele bir yanaşın size bir çift ölüm fısıldayacağım
Bensiz devam edeceğiniz milyonlarca yıl içinde yankılanan
Sesi kesik, kuyusu kuru, aklı kaçık bir ölüm
Yanaşın yamacıma, dik yamaçlardan yuvarlanan keçilerin ölümü değil
Basit, anlamsız bir ölüm
Bütünen, boydan, komple bir ölüm
Hatırlayanlarıyla beraber
bir ölüm.
Server Fethi
2023-08-19T01:24:30+03:00Böyle günlerde fayansların söyledikleri gerçektir o zaman, bu kesin. Rica ederim
Mert Kerouac
2023-08-19T01:22:55+03:00Sonradan sonraya kirli sakallarının arasında görünmeyen dudaklarından bir şeyler fısıldadı sayın departman müdürü. Düğün rakılı mı diye sormuş. Anlamamıştım. Gece ocağın gazını açıp yorgan kitap mutfakta yatacağımı ağzımdan kaçırmışım. Teşekkürler.
Server Fethi
2023-08-19T01:16:55+03:00Capcanlı, hareketli, oradan oraya savurmalı bir şiirdi. Dağınıklığını sevdim. Anlamını sevdim. Ve zekice buldum, tebrik ederim