"Devrim yok, yerine depresyon verelim." Yeni zamanların özeti bu cümle.


Herşeyin bireyselleştiği başarı-mutluluk odaklı bir toplumda yaşamaya başladık. Mutluluk da bireyselleşti. Eski zamanlar, "komşusu açken tok yatan bizden değildir." düsturuyla hareket ederdi. Mutluluk toplumsaldı, pahalılık hepimize dokunurdu, deprem, sel mutluluğumuzu etkilerdi. Şimdi daha bir "gemisini yürüten kaptan" dönemi diyorlar. Başarı da mutluluk da mutsuzluk da bireysel.


Eğer mutsuzsan hayatı ve olayları olumlu tarafından göremiyorsunuz deniyor. Şimdi toplumsal olay ve olguların birey üzerindeki etkisi küçümseniyor. "pozitif" kavramı egemenliğini sürdürüyor. Gülümsemelisin, olumlu bakmalısın, kendini motive etmelisin, kendini gerçekleştirmelisin deniyor. Böylece sorunların ekonomik, toplumsal ve politik yanlarına eleştirel yaklaşmadan, bireyin sadece kendi ruhsal durumuyla ilgilendiği bu günlere yeni zamanlar diyorum. Artık düzeltilmesi gereken toplumsal sorunlar yoktur, bireysel sorunlar vardır bu yeni zamanlarda.


Byung chul Han, kendi ruhumuzla meşgulken toplumsal çarpıklıklara yol açan toplumsal ilişkileri, sorunları gözden kaçırdığımızı ve devrimin yerini depresyonun aldığını söylüyor. Değişimi yaratacak toplumsal ilişkiler yerini yaşam koçları, kişisel gelişim uzmanları, gurular ve şeyhlere bırakmıştır. Bireyselleşme arttıkça dayanışma azalıyor, insana güven veren ve yaşama bağlayan birlik duygusu kayboluyor. Ve yerini depresyona bırakıyor.


New age tarikatımsı oluşumlar ülkemize de geldi. Kamusal alanın özelleştirildiğini, kişisel alana dönüşüldüğünü ve psikoloji ile harmanlandığını gözlemliyorum. Artık düzeltilmesi gereken toplumsal sorunlar değil, bireysel sorunlardır.


Kant "insan ermiş-bilge olmak için vardır." der. Toplumsal gerçekliğe sağlamca basmadan ermiş-bilge olunmaz. Yeni zamanların yalıtılmış bireyi bilge olmaktan fersah fersah uzaktır. Toplumsal olana geri dönmekten başka çözümü de bilmiyorum.