kimsenin benim derinliğime ulaşamayacağı şeklinde bir yanılgım var. ve vuruluyorum ne zaman yanaşıldığını hissetsem ya da aşıldığını. benim böyle insanlarla karşılaşmam bu kadar zorken, zar zor karşılaştıklarım beni nasıl gözden çıkarıyorlar? hayatlarında her gün karşılaşıyorlar mı böyle biriyle? evet bu kibirli bir söylem. buna aldırmayın. bir zamanlar herhangi biri buna şöyle bir cevap vermişti "o yeterli gelse de bazı şeyler yeterli gelmiyordur". bu harika bi tespit. sadece üç kere gördüğüm birinden hala alıntı yapabilmek ne enteresan. bazı arkadaşlarımın benim bile söylediğimi unuttuğum bir şeyden alıntı yaptığını duyduğumda göğsüm kabarırdı. sanırım öyle bir şey.
bunun peşine düşmekten vazgeçmeyeceğim sanırım. kendime derinlik avcısı mı desem? peki anlatmak istediğimi "derinlik" nasıl tanımlıyor? anlaşılmak diyemem buna. benzer anlamlı bu. derinliğin kavranılışının ön koşulu tabi ki anlaşılmak ama yeterli değil. benzerlikle de birleşmeli bu kelime. "benzer bir yerden anlaşılmak". ama yine de eksik bir şeyler var. çok sığ da olabilir bu çünkü. kibrime yetmez. "aynı dili konuşmak" muhteşem bir tanım aslında. aynı dili konuşmak. işte bu
ne diyordum, kimsenin benim derinliğime ulaşamayacağı veya beni aşacakları sorunsalı. bunun peşinde koşmaktan asla vazgeçmeyeceğim sanırım. aynı dili konuşsak yeter. konuşmaya başlasak ve üç saat keyifle anlaşılırlığı hissederek devam etsek konuşmaya tamam. diğer her şeyi hallederim. bencillikmiş sorumsuzlukmuş klozet kapağını açık mı unutuyormuş geceleri horluyor muymuş. umrumda değil. çokça yeterli.
yukarıdaki referansı unutma. bazen yeterli değil.
ben de konu ne zaman çirkinliğe gelecek diye bekliyordum.
neyse canım hiç konuşmak istemiyor bunu.
diğer yetersizliklerden bahsedelim.
sosyoekonomik farklardan falan.
geçirilen zor durumlardan, yani ihtiyaç halinden falan.
çirkinliğin yanında çok yavan geldi bu da.
nasıl güzelleşirim bilmiyorum. biliyorum da işte
amaan
neyse