...

-Kimse kimseyi dinlemiyor abi. Sohbetlere bakıyorum da ya boş gözlerle bakıyor insan insana ya da bakmıyor bile. Duyuyor ama dinlemiyor. 

-İnsanların dinleyecek hali mi kalmış?Kimse yeni bir dert duymak, yeni bir sırrı taşımak istemiyor. Herkesin derdi kendine yetiyor. 

-Peki ne olacak abi bu böyle? İnsanız biz yahu! Anlatmayan, dinlemeyen insan mı olur?

-İnsanlar; peygamberlerin, filozofların, politikacıların anlattıklarıyla karışan beyinlerinin var ettiği fikirlerle boğuşuyor. Bunu bir hastalık gibi düşün. Ağır hastayken kimsenin soğuk algınlığının derdini dinleyemezsin. 

-İyi de abi bir çare, bir ilaç gerekmez mi eğer hastaysa insan? Kendine de topluma da bir ilaç...

-Sen hiç müzik dinlerken sıkılan, yorulan insan gördün mü? Ya da bir resim sergisi gezen, bir tiyatro izleyen, bir heykele dalıp giden birisinin hasta gibi davrandığını ya da kendini insanlara yük ettiğini gördün mü hiç?

-Öyle insanlar yok etrafımda çok fazla ama ben de müzik dinlerken iyi hissederim kendimi. 

-İnsan bir ağaçtan, bir kediden, bir kuştan farklı olarak üretir ve en önemlisi de ürettiğinin farkında olur. Bilir neyi nasıl yapması gerektiğini tıpkı bir doktor edasıyla...

-Anlamadım abi. 

-İnsan insanın hem hastalığı hem doktoru hem merhemidir diyorum. Biri diğerine bağımlıdır ya da bağlıdır diyelim. 

-Neyse abi konuşuruz yine. Benim işe yetişmem lazım. 

-İş bir dert mi, merhem mi Harun?

-Ne bileyim abi, çalışıyoruz işte. Ay başında maaşı alınca merhem, mesailer kesilince dert...

-Kolay gelsin. Verdiğim kitabı okudun mu?

-Okuyordum da abi, bizim hanım kitap çok eski diye işe yaramaz sanıp birkaç sayfasıyla sobayı tutuşturmuş. Kusura bakma abi, mahcubum. 

-Soğuğa çare ısınmaktır tabii. Kitap işe yaramış. 

-İyi akşamlar abi. Tekrar özür dilerim. 

-İyi akşamlar Harun. Özre gerek yok. Özür de bir dert. Derman aratma şimdi akşam akşam. 

-Sağ ol abi. Ha unuttum sormayı. Doktora gidecektin bugün, ne dedi doktor?

-İlaca, merheme yani dermana gerek yok artık dedi. 

-Ne güzel abi, çok sevindim. 

-Ben de...