Açtığın yaradan sızan kanın kokusu çok ağır bu gece. Son sigaramın külü bile ağlayarak düştü yere. Ayaklarım yürümek istemedi sana gelmeyen yollarda. Ve ben biraz daha sustum. Biraz daha fazla güldüm. Bir ağacın gölgesi gibiydi gülümsemem. Yıkılmaya yüz tutmuş bir ağacın gölgesi gibi.
İçimde bir deprem var bu gece. Çok şiddetli olmasa da sallıyor işte. Biraz daha yıkıyor içimde kalan seni. Sen düştükçe ben acıyorum. Canım biraz daha fazla yanıyor bu gece.
Gecenin karanlığına da saklanamıyorum artık. O da bıktı benden. İyice kimsesiz kaldım kumsaldaki bir çakıl taşı gibi. Ne dalgalar beni alıp sana getirdi ne de güneş gördü yüzüm sen beni orada unuttuğundan beri.
Neden fırlatmadın ki beni denize doğru. Neden beni kendimden aldın. Kendimi aramaktan yoruldum ben. Hem aramaktan hem de bulamaktan yoruldum.
Korkuyorum bir yerde yüzüme rastlayacağımdan. Ya tanıyamazsam kendimi. O kadar uzak bıraktın o kadar çaldın ki beni sen, gelip istemeye bile yüzüm kalmadı.
Yokluğunla nasıl da anlamsızlaştırıyorsun ama her şeyi. Hissedebilmek çok uzak sana bu kadar uzakken. Gülümsemekse çok acı. Şimdi gelsen de bulamazsın beni. Ben sensizliğin sokaklarında çoktan gözden yitip böylesine kaybolmuşken hem de