Kara demir mıh girer özüme, 

Deliye döner vicdan,

Ve merhamet, kılıcı yok sayar.

Ütopya mı bu? 

Hayır, değil

Keşmekeşlik. 

Kan içicilik.

Kementi geçirmiş boynuma, 

İblisin kan kardeşleri, 

infaz sabahını bekler, 

Cengi tutup mey içerler.

Gafil düşünceye kadar kibirden.

Gece karadır ama

Işık gelince susmayı bilir.

İntikam bir limanda demirlerken

Fırtınaya yelken açar ruhum, 

Büyük savaş sabahında coşar,

Ruhumda kızıl kıyamet hiddet, 

İstediğiniz ben isem sallayın kılıcınızı! 

Okşayın boynumu ki güleyim! 

Ama ne fayda, savaşçıyım ben.

Son savaşımda Herkül'le kapıştım, 

Sayar mıyım sizi dengimden?

Işıl ışıl yıldızlar ve gani gani ay ışığı.

Şahittir zaferime ve şanıma.

Tosladık kadere deyip hayıflanmayın, 

Düşün önüme.

Gürzümle aydınlanın ve kabul edin mağlubiyeti.

Asırların savaşçısıyım.

Bilmez misiniz ey ölümlü yoldaşlar?

Kader, şans, hainlik ve azap dolu yollardan geldim

Bir an bile susamadım.

Kanını içtim yokluğun ve ahlaksızlığın, 

Vurdum gürzümü çok zaman

dağılmış bencil ruhlara!

Ve bilirim elbet,

O zaman itaat edersiniz.

Erdemleriniz kancık kısrağa döner

Derin toynaklı atımın önünde.

Şimdi terk edin benim obamı

ve toprağımı.

Son kez parçalanmış kolunuzla için

şarabınızı, 

Son güneş doğuşuna kadar anlatın hezimetinizi, 

Şu dağların tepesi, 

Ötüken'e kadar yürüyün.

Belki bir uluya rastlarsınız,

Anlatır size zengin kelamıyla.

Bilgedir soyumun hepsinden.

Ve kim olduğumu öğrenirsiniz ondan

Ben Göktürk kağanı Kültigin.

Diyecektir size zalime zalimdir.

Ama muhtaçdır da iki insan sözüne, 

Ve sadıktır uzak dostun selamına.

Dahası, cömerttir ölüm dileyenlere.

Pek dahası adildir gürzü.

Kahpeydi pençeniz, 

Toy idi oğullar.

Sırtlan sürüsü gibi salya saldınız,

Bir vurup on öldünüz.

Tabii ki de başaramadınız.

Böylece utancı hak ettiniz.

Soyunuz hep uzak olacaktır,

Onurlu zafer narasından.

Nesliniz utanacak, mezarınız unutulacak. 

Bilirim ki zaferimi tarih yazacak.

Kara demir mıh çıkar göğsümden.