Önceleri kuytu ormanlardan geldi bir çakalın sesi
Sandım ki kalabalığın ortasındayım;
Bu nara, bu uluma tanıdık geliyor bir yerden kulağıma.
Sonra ayaklarım varıyor bu ormana
Beni neden çağırdığını bilmek istiyorum bir kurdun ağzından
Bende kaybolan bir şey yok her şey sıradan bir o kadar
Uzattı bana kristalini ve kendimi gördüm bir parça kristalin ışımasından
Hatırladım seni karanlık!
Tam da bulmuşken kaybediyorum beyaz bir uzantı oluyor tavanlarıma
Düşmekten korkmuyorum, hayır!
Düşüşümün sonum olmasından yarım kalan taslaklarıma sığınıyorum bir cetvelle
Bilim her daim doğruyu söyler diyor tanımadığım birileri
Polinomlarımdan, çarpanlarımdan, kaç açılık bir beden olduğumu henüz hesaplayamıyorum
Makineler, uzantılar, sesleri geliyor kapımın deliğinden
Ben aramıyorum karanlık ormanlar bana öz Türkçe
Sanatsallıyorum garip gelenleri bunu da yalnızlığın bir parçası olduğunu göz bebeklerinden anlıyorum.