akşam ayazı korosunda sokak çocuğu sesleri,

kumrular yemleniyor kaldırım başlarında

yazgımda, yalnızlığa bedel ilahi firavunluk.

sema boylu boyunca kızılcık şerbeti

basit iki gözün girdabında öleceğim.


dudaklarına yaklaşan hindiba misali ürkeğim.

ellerin hiç olmadığı kadar alamut,

tenin, yedi denizin rüzgarlarıyla savrulur.

gözlerimde doksan dokuz depremi,

en güzel saatlerinde istanbul’un,

olduğum yere çökeceğim.


ay dediğin bir salaş tebessümle filizlenir,

seksen sekiz takımyıldız boşluğa iğnelenir.

kirpiğimde bin ışık yılının tüm gümüş ışıkları,

iki karışlık ruhum koca evreni yüklenir.

şimdi “big bang” dedikleri elyaftan bir kadın,

küllerimden doğsam da alevle dağlanırım.

yüreğime bir sevda sarıp sonsuza varacağım.