Çok güzel bir aşktı. Yaşadım. En güzeliydi en tutkulusu, en hüzünlü, en mutlu eden, en romantik, en heyecanlı, en masalsı, en fantastik belki de en garip fantezilerle dolu... Minnettar olup hayata devam etmek gerek. Her gün aynı aşkı yaşamayı istemenin bencillik olduğunu fark ettim birde bire. Milyarca insanın, milyonlarcasına nasip olmayacak bir aşkı yaşamış olmak bile yetmeliydi. Arsızca her gün aynı duygu ve tutkuyu talep etmek bencillik ve aç gözlülüktü. Şimdi her gün bu duygularla mutlu olma zamanıydı. Yaşayacak, yapacak çok şeyimiz var. Dünya sadece aşktan ibaret değil elbet. Ama onu bulmak bile çok güzel. Sadece, dünyadayken cenneti yaşamış olmak, ve tekrar dünyaya dönmek zorunda kalmak en zor gelen şey bana. Her gün duygularımız değişiyor mutlu, üzgün, yorgun, aşık ,stabil, sevgi dolu, depresif... Aşk nasıl ilk günkü gibi olsun... İnsan bile doğumdan ölüme her gün değişirken kalp aynı kalabilir miydi? Bu benim sorunum belki de, herkes de böyle mi acaba bilmeyi çok isterdim. Çikolatanın tadını almış bir bebek her gün aynı şeyi içmeye razı gelir mi? Her gün aynı sıradan nefes? Çekilir mi... ama yaşamak bu ya işte...

Her şey bir gün biter, ya azalır, ya saklı kalır ya da bilmiyorum... Alışmak ve yaşamaya çalışmak elden başka ne gelir...