Kanın köründe yalın ayak görücüye gittim devrin öletine. Ve sen, Zekeriyya'nın sırtındaki höyüğe hem şahit, hem kösnüsün. Şeytanın soluğuyla sırlı, aşktan yana(yama) kurak mihraplar, her lam durağında iki dem şirk: bak, yaldızların gümüşü günahkar başları ağrıya tutuyor; ki ben, aşkın kendisine kösnüyüm, başımın çatlağı gümüşîyeti yutuyor. Seziyor ve sözüyorum ölet'in var'ını. Kan artık kör değil. Biliş. Kör olan yalınlık: ayaklarım. Ölet ise devir kadar yaşıyor. Ayaklara kösnü.