Bir rüya görüyordum, her şeyin bambaşka olduğu.

Şarkılar söylenen, danslar edilen...

Güldüğümüz, sarıldığımız, bir kez de mutluluktan ağladığımız...

Öyle ki, ışıklar eşliğinde, ayaklarımız salınıyordu boşlukta.

Dostluklar, ezeliydi ve ebedi.

Şimdi uyanıyorum.

Dikenler, rüyamı bölüyor.

Gözlerimi kapatsam, yeniden görebilir miyim?

***

Yeniden görebilir miyim o masmavi denizleri?

Kumların, parmak aralarına doluştuğu o 'cumartesi'leri...

O kıymık batmış avuçlarının yumuşaklığını, yeniden hissedebilir miyim?

Sorabilir miyim sana, yarım kalmış düşleri?

Hayalet gibi yanımda dolaşan bu bilinmezlikten kurtulabilir miyim,

Kapatırsam yeniden, gözlerimi?

Bu yaşam kovalıyor beni ezelden beri.

Bir türlü ikna edemedim bana uğramaması için.

Şahtık, şahbaz olduk bu çilelerin içinde.

Bu karanlıkların içinde, yitirdik ellerimizi.

Bir daha uğramayacak rüyalara hasret kaldık,

Tamahkâr olduk.

Çekin kurtarın bu bataklıktan bizi.

Halbuki o huş ağacının altında,

Musmutlu kapattım gözlerimi.

Çam yeşili dolarken ciğerlerime, sustum.

Başımı okşayan ellerini unuttum önce,

Yarım yamalak bir şefkatle, kalakaldım.

Sonra sesini unuttum, kokunu.

Sonra ismini, vücudunu.

Parça parça unutulurken sen,

Ben mutluydum.

Fark bile etmedim, kalbimdeki koca boşluğu.

Uzun zaman sonra anladım yokluğunu.


Uzun zaman sonra öğrendim,

Rüyamı bölen dikenlerin, sana ait olduğunu.