Bir gün ölümün kıyısında kumdan kale yapmıştım.
Bir süre durdu, sonra yuttu onu dalgalar.
Geri çekildim, geldi üzerime.
Adımlarım batıyordu hiçliğe.
Büyüyordu dalgalar, anlıktı bu kızışmalar.
Kimse çıkaramadı beni oradan,
Birinin denediğini de görmemiştim.
O gün dalgalar vurdu yüzüme,
İşte o gün derim oluştu, örttü beni hayattan.
Ve o gün doğdum ben,
Ve o gün öldüm ben.
Tutuşturdular elime bir ayna,
Her yere baktım oradan.
Farkettim ki her adımımda oynuyordu yeryüzü,
Çekiyordu sanki derinlerine.
Her gün yarıldı gökyüzü,
Ve her gün geri diktiler onu.
Büyüdükçe farkettim her şeyin yırtıldığını,
Taştığını.
Gözüme bile yama yaptılar da öyle görebildim,
Neydi bu gördüklerim?
Neydi bu yaşadığım?
Hiçliğimi diktim sürekli, örttüm üzerini.
Sonra hatırladım denizi, ölümün dalgalarını,
Hiçlikten türeyen karaltıları,
Yamaların altındaki kokuyu.
Sessiz çığlıklar atıyordu zihnim,
Dürtüyordu onu bedenim.
Haykırıyordum çaresizlikten,
Bastırıyordum boşluğu.
Ben büyüdükçe de bulandı lekeler.
Renkten renge kargaşa hakim oldu.
Tekmeler kapladı yüzümü,
En yüksektekini kargalar kapıyordu.
En sonunda vazgeçtim ben.
Cesetlerin üzerinde,
Cesetlerin altında,
Tek ben yol aldım dibe,
Döndüm geldiğim yere.
Oturdum kumsala, bekledim onu.
Geldi o da, oturdu kumsala,
Ölümle ölümüne bekleyişti bu.
Sonra tuttu beni, koydu ipten sala,
İlk defa onun kollarında hissettim huzuru.
Çünkü kaplıydı vücudu, boşlukla.
Bütün dikişlerim koptu o an,
Ne varsa çıkardım dışarı,
Çıkardım derimi,
Giyindim çıplaklığı.
Düşürdüm aynalarımı ansızın,
Kırıldılar sessizce, dağılmadan.
Kendimi terkedim o an.
Sarmaladığım her şeyi geri verdim,
Ve terketti beni bedenim.
İşte o an hissettim huzuru,
Çünkü kaplıydı vücudum, boşlukla.
11 Mayıs 2024 Tarık Bilir
Görsel:
Eugene Laermans, The Hopeless (1889)