"Diğerleri için ne ifade ediyorum?" diye düşündü Nikolay. Bir gün öleceğini bildiği bu dünyada önemsenmenin ne denli mühim bir şey olduğunu sorguluyordu. Bu sorgulama belki de düşünülecek şeyler arasında en önemlisiydi zira kimselerin önemsemediği biri olarak yaşamak nihayetinde anlamsızdı. Bu hiç var olmamakla aynı şeydi hatta. 


Her sabah gördüğü dilenciyi getirdi aklına. Kimsenin onunla ilgili bir merakı yoktu, kimse onunla konuşmaya yeltenmiyordu fakat yine de yaşıyordu dilenci. Acaba kendisinde de dilenci gibi yaşamda hiçbir şeyin gidişatını etkilemeyen bir vasıfsızlık mı vardı? Onsuz her şey yerli yerinde ve normal miydi ve bir gün ortalıktan kaybolsa her şey olduğu gibi devam mı edecekti?


Nikolay dostları üzerinde bir etkisi olduğunu zannediyordu. Onu seven bir ailesi olduğunu düşünüyordu fakat belki de bir ilüzyonun içinde olduğu hissi yakasını hiç bırakmadı. Kendi değerini bu denli sorgulamak sonunda kişiyi büsbütün değersiz kılıyor ve yaş aldıkça artan bu değersizlik hissinin önüne geçemiyor gitgide hayattan çekiliyordu.


Bir sabah buna dayanamayıp intihar etmeyi denedi. Fakat başarısız girişimi neticesinde bir dilenci gibi yaşamaya devam etti. Bu sonsuz melankoli için yapacak bir şeyler olmadığına karar verdi ve diğer herkes gibi sırtına geçirdiği değersizlik ceketiyle birlikte kayda değer sayılmayacak bir yaşam sürdü. Öldüğünde onu kimsenin hatırlamayacak oluşu fikri artık rahatsızlıktan ziyade huzur vericiydi.