Evet, gerçekten

Hangimiz gönlüne birkaç kelam edebildi ki? Hangimiz noktaladı birkaç cümleyi yahut dürüp bir kenara kaldırabildi gönül defterini?

İllaki kalmıştır birkaç pürüz, zira herkesin vardır ya da olacaktır ilk aşkı, ilk platoniği.

İnsanız, sevebiliriz ve sevmeliyiz, bu dünya sevgisiz ayakta kalamaz çünkü. Kalsa da insan tabiatına ters bir dünya olur bizimkisi.

Sevmeli sevmesine de, soruyorum sizlere; çoğu kalıba uymayan bir sevgisi olduğunda ne yapmalı peki insan? Aşktan bahsetmiyorum, platonik bir ilişki değil mevzubahis aksine iki taraf da memnun bu sevgiden. Sıkıntılı taraf bir tarafınkinin ağır basması. O tarafın isteği bunun arkadaşlıktan ileri taşınması fakat flört değil istediği. Daha çok romantize edilmemiş bir yol arkadaşı, bir eş, bir dosttan öte... Takıntı aslında bu, evet tam anlamıyla bir takıntı. Şu anda şu satırları yazarken duyabileceğiniz takırtıdır aslında, o klavyeden çıkan sesin desibeli belirler her şeyi. Öfke, boşvermişlik ve çaresizliğin harmanladığı bir sevgi mevzubahis.

Bana düşen bu imkansız isteği noktalamaktı, zira böyle bir sevgi barınamazdı hiçbir gönül defterinde...

Velhasıl diline gücü yeter de gönlüne söz söyleyemezmiş ya insan, bizimkisi de o hesap; bazen kapanmalıdır gönül defterleri, ne kadar masum olsalar da...