İnsanların neye inandığı değil nasıl inandığı önemlidir. Bazıları nefretle inanır, inancı kimlik yapanlar çoğunlukla hırs, öç alma ve öfke duygusuyla inanırlar, kendilerinin özel olduğunu hissetmek için kendi dışında kalanları kötülerler. Kendi ritüellerini yüceltir, öbürlerininkini yererler.

Bazıları korkuyla çok azı sevgiyle inanır. Sevgiyle inanlar için inanç bir arınma, dinlenme, kendiyle evrensel ruh arasında bir bağ kurma anıdır; bir hiçlik ve bütünleşme anı. Korkuyla inanların ana motivasyonu çaresizlik ve suçluluk duygusudur. İbadet size hafiflik ve yaşama sevinci katıyorsa ibadettir. Eğer girdiğiniz ortamlarda bu yoksa oradan uzaklaşın. İnanmak için herkesin yaşı ve zamanı vardır, kendi saatine göre işler. Herkes ihtiyaç duyduğu zamanda ve ihtiyaç duyduğu kadar inanır. Bunun dışında kalan her iddia fanatikliktir. İnanç ve din her şeye yetseydi felsefe bilim sanat edebiyat ve teknoloji olmazdı. İnanç sistemleri sadece hayatın yüzeyini eşeler sandığımız kadar derinine inemezler.

Çoğu insan inandığı için değil sosyal dayanışma ve dışlanmama için bir inanca mensup olur. Gerçek inanma seçimle olur bir kültürün ve inancın içine doğup hasbelkader Müslüman olmuşsanız ve kendi yolunuzu bulmamışsanız bu inanç değil bir kültürdür, bir gelenektir. İnanç bireyseldir din toplumsaldır ve dinin asıl işlevi toplumları yönetmektir. Topluluk sizi içine almak için gereklerini size dayatır ve bunun peygamberin aracılığıyla söylenen hak kelamı olduğunu söyler, bu tamamen bireyi kontrol edip yönetmek için yapılan bir şeydir. Dinler merkezinizi sürekli içinizden dışa taşımaya çalışır. İnanç merkezinizi içinizde tutar.

Bir insanlayken, bir ortamdanken ne kadar bunaldığınıza ve ne kadar özgürleştiğinize dikkat edin, insan bazen kendisiyleyken de bunalır. O vakit kendinizi de terk edin. Bâtıni inançlarda ahlaktan daha önemli olan şey kendini bilmektir. Yani irfandır. Hacı Bektaş ''Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil.'' diye bunu özetliyor.

Bu gibi bâtıni inançlarda Allah, dışta değil içtedir. Bu ilke iki temel şeyi değiştiriyor.

Birincisi Allah'ın nasıl olabileceğini imgeleştirmeye engel oluyor, dolayısı ile Allah türlü sıfatlarda görünebiliyor.

İkincisi cevapların her zaman bizim içimizde olduğunu iddia ediyor, merkezin dışarıda bir yerlerde değil içimizde olduğunu söylüyor.

İnsanın içindeki ruhsal merkez ne kadar güçlü olursa dışta vuku bulan şeylerden o kadar az etkilenir.


Z.A, 2 Temmuz 2023