şakaklarımdan pınarlar çağlıyor,

parmak uçlarımda geçiyorum dağ boyunu.

bana bu inatçılık dolarken baştan aşağı, 

yolumu tayga yeşilleri kesemez.


süvarilerin ömürlük yalnızlığıyla bezenmişim, 

gürül gürül umut şarkıları tütüyor başımda. 

yaz meyveleri kadar serin akıyor kanım. 

gençlik müthiş ihtişamıyla parıldarken

yitip gitmek öte zamanlarda kalmış. 


etten kemikten biri için fazla aşınmazım. 

gözlerim biber dumanlarıyla dolarken

kabuğuma tüm ihanetleri nakşettim. 

diktatörlerin tahtı sallanıyor şimdilerde

yürüyüşlerim meşhur kızıldeniz günü gibi. 


kıtlık kuraklık vakti çatıp gelse, 

melez toplumlar süngülese de yarınlarımı

yaprak yaprak yeşeren vakitleri  

bakışlarımın dokunmaya kıyamadığı 

pembe seyir tepelerinden koparırım. 


salça ekmekle bir ömür geçirmeye razıyım.

haykırışlarım cebren mutluluklar için değil.

hatıratımı taze maceralarla işledikçe 

ümidim yeni doğumlarla küfleyecek bugünleri,

mavi özgürlüklerin rengi olacak pençelerim.


kılcal damarlarımdaki türkülerle koşuyorum,

uçaklar seyahatlerimin ucuna takılmış. 

göz görmedik yer kalmayasıya dek, 

insanlık ölmeyesiye, ben ölmeyesiye dek, 

fersah fersah taşıyorum vakti.

doludizgin yaşıyorum geberesiye.

haykırarak ve doludizgin.