Son zamanlarda okuduğum en anlamlı ve reel eserlerden. Konfor alanından bir an olsun uzaklaşma sorumluluğunu alamayan, totalitarizme seve seve boyun eğmeyi tercih eden, çuvaldızı hep başkalarına batırmaya çalışan, kendi iç yolculuğunda kendisiyle hesaplaşamayan ve hatta kendini tanımazdan gelen kendini küçültmüş tüm insanlığa sert bir manifesto. Kişiliğinin hatalı üretim misali geliştiğini görmezden gelen büyük adamların hicvi de denebilir. Patrimonyal sistemde yaşamayı, istediği mutluluğa tercih eden toplulukların bir zamanlar çığırttıkları ‘eşitlik’ şarkısını bölmeleri, sadece kendilerine olan güvensizliklerinden kaynaklanır. Eğitim seviyesi düşüklerin birer birer paramiliterliğe adım atması, kötü adamlar yerine iyi adamların veya buluşların yuhalanması, yok edilmesi, kendi komşusunu katletmesi gibi gerçekleri konuşmaya cesaret edemeyenlerin ağzından sadece homurtu çıkaran bu eser, inançlara, değerlere ve fanatizme çomak sokan bir nutuktur.
Gamze Siper
2022-09-04T12:35:07+03:00Kitaba başladığımda, devamlı azarlanıyormuş hissi beni takip etmişti. Ancak kitabın sonunda bu hissin yerini, beni kendime getirmek için karşımda çırpınan bir adamın çabalarına karşı minnettarlık duygusu aldı. Kitapta var olan sert dili eleştirebiliriz ancak bunu yaparken kendi yaşamına da bakmamız gerekir. Wilhelm Reich kitapta, sizin de bahsettiğiniz gibi “kendisiyle hesaplaşamayan ve hatta kendini tanımazdan gelen kendini küçültmüş” ve kendisini sevmeyen insanları eleştiriyor. Reich bu küçük adamların etrafında mutluluğu korumanın çok zor ancak yiyip bitirmenin çok kolay olduğunu söylüyor. Kendi çevreme baktığım zaman küçük adamlar ve kadınlarla çevrili olduğum bir günde gerçekten de içimdeki enerjinin yok olduğunu hissedebiliyorum.
Reich, çok haklı olarak, ormanda düşüne düşüne yürümenin, sokaklarda tören yürüyüşü yapmaktan, iyileştirmenin öldürmekten, sağlıklı bir özgüvenin ulusal bilinçten daha önemli olduğunu söylüyor. Başkalarının karyola gıcırtısına kulak kabartan ancak her türlü ahlaksızlığı yapan küçük adamlarla çevrili olduğumuzu söylüyor ve bana bu adamların küçük fakat güçlü ve otorite sahibi olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor. Peki, “ne zaman büyük adam ya da kadın olacağız” sorusunun cevabını da, kitabın başındaki sert dilinden eser kalmayacak şekilde veriyor.
Sevginin paradan, özgürlüğün partiden daha önemli olduğunda, düşüncelerin uyumlu, duyguların tutarlı olduğunda, büyük savaşçıların kötülüklerini değil de, büyük adamların düşüncelerini içinde duyabildiğinde, çocukların öğretmenlerine, politikacılardan çok daha fazla ücret verdiğin an, evlilik cüzdanına değil de, bir kadın ve erkek arasındaki sevgiye daha çok saygı gösterdiğinde yaşamın güzel olacağını söylüyor. Küçük adamın ya da kadının işini severek yaptığında, çocuklarının gelişimini izlediğinde, kozmosun derinliklerini merak ettiğinde, kitaplığına gidip başka insanların, yaşam üzerine neler düşündüğünü okumak istediğinde büyüdüğünü söylüyor.
Yeliz
2020-04-08T22:54:52+03:00Tam bir kişisel gelişim kitabı okuyucusu gibi konuşacağım fakat şu anki bakış açımı kazanmamı sağlayan kitaptır.
Tuğçe Üstünkurucu
2020-04-08T12:22:13+03:00Kesinlikle harikaydı. Yazacak söyleyecek çok şey var ama o da kitabın içinde kalsın. :)
Bektaş Şenel
2020-04-08T02:01:49+03:00Harika bir kitaptır. Burada bu kitabı okuyan birini görmek beni çok memnun etti. :)