Ne oluyor tam olarak? Ne değişti? Ya da ne beni değiştirdi? Bir süredir kendime yabancıyım. Mutlu muyum? Sanmıyorum. Neden mutsuzum? Bilmiyorum. Ama şundan eminim, eskisi gibi değilim.
Parmağımı dahi kıpırdatacak ne hevesim ne de motivasyonum var. Nadiren gülebiliyorum ama sanki bu eylemi gerçekleştiren benden bağımsız bir şey gibi geliyor. Odaklanamıyorum çoğu zaman; o ortama, insanlara, konuşmalara. Deniyorum orada kalmayı ama yapamıyorum. Denizin dibine atılmış, yavaş yavaş daha derinlere doğru süzülen, en sonunda kendini koca bir karanlıkta yapayalnız bulan bir taş gibiyim. Tam olarak nerede ve ne zaman kendimi bu karanlığa bırakıverdim hiç bilmiyorum.
Zaman geçip giderken benden de bir şeyler alıp götürüyor sanki, her saniye bir parçam kopup vücudumu terk ediyor gibi. Her seferinde biraz daha eksiliyorum. Kimseye anlatamıyorum hislerimi ya da anlatmak istemiyorum. Bu boktan günlerimi ve hislerimi etrafımdakilere belli etmemek, yansıtmamak için tabiri caizse canımı dişime takıyorum.
Ama şuna inanıyorum her şey yoluna girecek. Fark ettim ki yüzeye çıkmanın tek yolu, benim. Bana benden başka yardım edebilecek tek bir kişi ya da herhangi bir şey yok. Bu yüzden bundan sonraki tek amacım: o derinlerde karanlığa gömülen, kaybettiğim benliğimi çekip çıkarmak.
Ayşen Saran
2022-08-16T14:27:34+03:00eline sağlık. bu tarif ettiğin daimi buhranı ben de deneyimliyorum. yazını okurken, bu kolektif bunaltımızın en temel özetinin ‘büyümenin getirdiği hayal kırıklığı olduğunu’ dşündüm.