İçimizde işleyen doğa basit bir amaca yönelik işliyor; keyif hissedip acıdan kaçmak dışımızdaki doğa da sadece denge korunuyor. Ben dediğim gerçeklik ile hayatım dediğim gerçeklik arasında derin bir ayrılık olmasının sebebi budur. Bu derin ayrılığı ortadan kaldıramıyorum. Sürekli bireysel faydamı düşünüyorum ve bunu düzeltemiyorum. Asla dışımdaki dünya ile dengeye geçemeyeceğimi fark ediyor ve bu dar hayatın içinde sıkışıp kalacağımın korkusunu yaşıyorum.


Ancak korkunun ecele bir faydası yoktur. Biz tam olarak hissetmesek de dışımızda olarak saydığımız hayatın bir parçasıyız. Anlamadığımız bir şekilde bizi de denge kanunları ile işletiyor hayat. Bu yüzden korkuyor olmam hiçbir şey ifade etmiyor. Ben de tüm varoluş ile dengeye geleceğim ya da dengede olduğumu hissedeceğim. Çünkü doğa tamamen denge içindeyse ben de denge içindeyimdir. Tam zıttını hissediyorsam da bu benim dengede olmadığımın bir göstergesidir.


Öyleyse korkmadan gerçeği keşfetmeyi isteyeceğim. Bu da dışımdaki olanı görmemi ve dışımda ne var sorusuna cevap bulmamı sağlayacak. Bu da dengeye gelmekle olacak...