aklını bulandıran ölümden geliyorum,

ellerinin bir kıtayı ikiye bölüşünden

ve kasıklarının döl yatağı yuvasına çiçekler dikerek

allahtan ve kadınlardan habersiz

bir günaha davet ediyorum seni, kaybettiğin günlerden.


kızgın ikindilere fazlasıyla uzak gözlerim

tövbe edip şaraba ve tütüne

bembeyaz boynundan yüz bularak kirletiyorum kendimi 

akşamların farklı bir hüznü var inan bana

akşamları utanıyorum aynada gördüğümden

kapıyorum ayıp ve avret yerlerimi uzak yerlerden esen rüzgarlara karşı


bir günaha davet ediyorum seni, -aklını karıştıran ölümden- doğurtkan

bir günaha davet edip kırk gün aklanıyorum

kılı kırk yarıyorum nafile

kırk ikindi uyuyorum, uykunun en haram vakitlerinde.


gülümsüyorsun ama üzgün olduğunu biliyorum

çiçek vermiyor bahçelerin çocuklar artık lakayt ve saçma.


yerin yarıldığı, göğün derildiği

ağacın sardığı gibi bir toprağı

selamlıyorum seni en onmaz yerlerden

listelerden manşetlerden ve en sonundan bir sıranın.


-affet ben uçmayı marifet sanıyordum, uçurumlardan önce.