Ne yöne hayat yol ayrımlarıyla mı sınıyor beni?

Yoksa ben kendimi mi yoruyorum düşünerek ayrımları?

Dümdüz gitmek beni ulaştıracak istediğim noktaya elbette.

Ama yol ayrımları karıştıyor kafayı.


Yollar ayrılmasa hiç,

Dümdüz olsa hep

Peki ne anlamı kalacak hayat dediğimiz bu yolun?


Bizi biz yapan verdiğimiz kararlar,

Ayrılan yollarda aldığımız riskler.

Ama başaramayacak olmak

Ulaşmayı, o istediğimiz noktaya.

Bu nasıl da büyük bir yük,

Yürüyerek yorulan bacaklara,

Sürüklenerek zorlanan ayaklara,

Hatıraları yüklelediğimiz omuzlara,

Bir de başarısızlık yüklemek,

Kanburu görünen sırta,

Bir de karamsarlık eklemek.


Ama seçimlerimizle,

Biz de parçalanıyoruz

Tam olduğunu zanneden herkes yalan söyler,

Bir parçasını yol ayrımında bırakır,

İleri giderek,

Geçmişi hafızasına alır.

Ve ne kadar da değiştim,

Dediği anda diğer parçalar,

Geçmişinden lambalar olurlar

Her yol ayrımında kaldıkları noktalardan,

Bir anda parıldarlar.


Yol aslında kendimize doğru gitmekte.

Varacağımız bütün noktalar,

Hepsi bizim içimizde.

Peki neden seçim yapma zorunluluğu o zaman,

Gidilecek yönü belirlemek değil de

Geride bıraktığımız o parıltılar,

İşte onları güzel yerlerde sabitlemek.

Geriye dönüp bakıldığında,

Çok güzel bir koreografiyle

Size gülümsesin her ışıltı,

Arkamızı dönüp giderken onlara,

Ne bir kırgınlık hissedilsin,

Ne de bir sıkıntı.

Kimseye kızmamalı insan,

Ne istediğini bilerek tercih etmeli yolları,

Ama neyi geride bıraktığını hissetmeden,

Anlamıyoruz neyi gerçekten istediğimizi,

Öyleyse daha yol ayrımına varmadan sevmeliyiz,

Neye sahip olduysak,

Benliğimizde,

Sevmemiş bile olsak

En uyuz

En baş belası yanlarımızı.


Geçmişimizde hiç anlaşamadığımız insanları

Gelecekten bakınca çok da güzel anıların,

Kötü karekterleri bile olsalar,

Sevgi dolu hatırlayacağımız,

O yaşlılık anlarımızı,

Düşünerek ilerlemeliyiz hep.


Gerilerde kalacaklar nasıl olsa diye,

En çok sıkıldığımız,

O baş ağrısı gibi can çıkartan dertlerimizi,

Son bir kez olsun kucaklayabildikmi,

İşte o zaman veda edeceğimiz zaman,

Hiçbir yol ayrımı,

Bize iki farklı yol gibi görünmeyecektir.


Sadece o noktaya kadar taşıdığımız,

Gelecekten bakıldıgında,

Güzel bir ışıltı yaratacak,

O ışık ağacağının tohumunu

Ekmemiz gerektiğini bileceğizdir.

Bile bile vazgeçilen,

Yitirildiği düşünülen her şeyden daha çok mutluluk verirken,

Nasıl olur da insan,

Geçmişini bakarak,

O ışıltılı geçmişine geri dönmek ister?

Bir bahçıvanın ektiği tohumlar,

Onları ekerken nasıl eziyet vermişse ona

Güzel çiçeklerini gördüğünde,

Geçmişe bir selam çakar,

Ve her zaman hatırlarında olacak

O geçmişle velaşarak,

Güzel çiçeklerinin kokusunu içine çeker.

Çünkü o da bilir

Bu koku da tohumların verdiği eziyet gibi,

Bir gün sadece belleğinde kalacak.


Yolculuklar ayrımlarıyla güzel,

Dümdüz gitmeyi sevmezler,

Yolunu bilenler.

Kaybolmaktan korkanlar,

Nereye gideceğini bilmeyenlerdir.

Varılacak noktayı bilmek.

Yolu bilmek değildir.

Gidilecek yol sensin,

Varılacak nokta seni orada beleyen,

Yepyeni bir sen olacak.

O vakit;

Ayrılsın yollar olduğu yerden,

Binbir parçaya,

Kendinden çıktın yola

Kendine varacaksın,

Akıp giden tozlu zamanda.