Doldur Kadehi Ferhat


şu rutûbetli duvarlardan yükselen anason kokularının

halkalarından bakarken birbirimize

kısılıyor gözlerimiz dudaklarımızda raks eden

katran rengi dumanların tesiriyle

doldur kadehi ferhat!

gözlerimden anlarsın sen dilimin çukurcuğunda

yuvalanan sözcüklerin gizli meâlini


anlatacak bolca şey biriktirmişiz içerlerimizde

lâkin mâziye ve âtiye içerlenmekten

anlatamıyoruz ikimiz de.

zâten biz sessizce de hasbihâl etmiyor muyuz

o hâlde ne gerek,

gevezelik edip müslüm'ün lafını kesmeye?


çırak ustayı aşarmış zamanla git gide

bu gençlik yıllarımızın tel tel savrulduğu

kadeh kadeh kaybolduğu vakitlerde

biz de hızlıca ustalaştık ferhat

şu eskimez sarhoşluk mesleğinde


şirin gitti

şiir bitti ferhat

aşılacak dağların tepelerin kalmadı

yamaçlardaki obruklarda takılıkaldı ayağımız hat hat

aşklarımız destandır bizim kimselerin bilmediği

bizler yanıp kül olsak da dağlar sağ sâlim kaldı

neyse bırak şimdi masalsı hoş sevdaları

içelim, içerlenelim

bir mûsikî aç ve sonra doldur kadehi!


doldur sen kadehi ferhat!

tenhalarda saklambaç oynayan tüm neşemiz,

su katılmayı bekleyen sevgili rakı'nın

hoş acılığında, açıcı yakıcılığında saklıysa,

saf ve masumane beyaz şeffaflığında saklıysa

o hâlde durma, doldur, doldur

doldur da içelim

şu acı feleği keyiflendirelim!


ne çıkar bir hülyâ ile daldığımız şiir

yarım kaldıysa,

beyaz güvercinler göklerden umut doğurmuyorsa

artık yüreğimizde,

kilitlendiyse gönül bağımız parmaklıkların arkasına,

kalmadıysa kalbimizde bir tutam sevdâ

ve ciğerlerimizde bir parça yaşam sevinci

başka n'apmalı?

doldur kadehi ferhat!

bunlar son demlerimiz...



12.03.2023

Berat Güney