Her ahlaki kural kendi döneminin saçmalığıdır.

Örneğin, günümüzde evliliklerin bizim kültürümüzde ahlaksal bir gereklilik olduğunu varsayıyoruz. Bundan yüzyılllar sonra belki bu kural çiğnenmiş olacak ya da unutulup gidecek. Diğer bir örnekte ise ilkel kabilelerde aynı aileden, iki farklı cins kardeşler belli bir yaştan sonra aynı ortamda bulunamazken günümüzde ise bu kural yıkılmış ya da saçma bulunup unutulmuş durumda.

Her dönemin kendi totemi ve tabusu mevcut.

Bu dinlerde de mevcut. Biri şu et yenmez, öbürü de yenir diyor ve kendi ahlaksal normlarını oluşturuyor.

Bize doğru salt bir gerçeklik ve doğruluğu anca kendi dönemimizin eğilimi doğrultusunda varabiliriz.

Eğilimimiz neyse ve nereden geliyorsa ona göre şekil alır, ona göre biçim alırız. Eğilimimiz neyse biz de oyuz.

Her hakikat kendi benliğimizde bize salt gerçeklik sunar. Hakikat yalnız bizim kafatasımızın içinde bize gerçek diye kabul ettirenden başka bir şey değildir, bu her şeyde böyledir ve böyle işler.