Günden güne daha da karışarak anlamsızlaşıyor, soluyor, yitiriyor varlığını her şey.
Sıcak ısıtmıyor bedenimi,
Üşümüyorum ayazda.
Mevsimler birbirinin aynı, değişmiyor. Değişiyorsa da uğramıyor evime, odama
Sevdiğim havaları dahi tadamaz oldu damağım,
Rüzgârı bile değmiyor tenime, uğramadan teğet geçiyor yanaklarımı.
Aklım bulanık, şuurum sallantıda
Yürüyorum. Ayaklarıma bağlı taşlar var ama biliyorum varsa yol, vardır sonu.
Yürüyorum. Geçmiyor zaman! Hissediyorum!
Sanki,
Sanki bitmeyecek gibi her şey... Bu ağırlık bu yol bu yürüyüş bu umut!
Hiç bitmeyecek gibi hepsi... Hissediyorum. Yok gibi sonu...
Koşuyorum sonra. N'için? Sırtımda koca bir yük
Ne olduğunu, nereden geldiğini bilmiyorum. Sormuyorum da
Böyle böyle veriyorum çünkü insan olmanın hakkını!
Bıkmıyor usanmıyor, koşuyorum. Böyle böyle ödüyorum çünkü burada insan gelmenin hakkını buraya!
Soluklarım batıyor göğsüme, omuzlarım çökmüş gövdeme fakat ben koşuyorum hâlen! Hakkını veriyorum ya insan olmanın!
İşte ben sürünüyorum oysa ayaktayım!
Çelişkilerin kölesi oldu her hissiyatım, ömrüm, hayatım...
Şimdi,
Şimdi gözlerim kapanıyor ve canlanıyor zihnim!
Uzaktan izliyor, seyre dalıyorum hâlimi
Düştüğüm sonsuzluğu, eriştiğim sonu, kaçırdığım yaşamı, yetiştiğim ölümü
Yandığım yalanları, tutuştuğum gerçekleri
Seyrediyorum acizliğimi
Kulaç attığım hiçliği, bilgelik içinde yüzdüğüm denizi, gömüldüğüm ümitsizliği, belirsizliği
Seyrediyorum kendimi
Kalabalığın lânetini giyinmiş yalnızlığımı, yalnızlığın koynuna terk edilmiş benliğimi.
İşte, yalnızca bakıyorum yalnızca seyrediyorum! İşte!
Bakıyorum kendini kaybetmiş ruhuma, sessizlik yemini etmiş güruh gönlüme ve hepsini itiyatla taşımaya gayret eden şu yorgun argın bedenime.
Elbette ki yaşam itiyat artık bana! Tekdüze!
@gecelerinsifasi