Dertlerin, sıkıntıların geceleri çoğaldığını söylerler hep. Çözümleri de geceleri mi açığa çıkıyor acaba? Şimdi bence en zor şeylerden biri bir yazının ilk cümleleri gibi. Sonraları daha kolay oluyor sanki. Nereden nasıl başlayacağını bilmemek çok zor geliyor. Hangi kelimeyi kullansam diye düşünmek de zor. Bazen en olunmaz, en yanlış yerlerinden başlıyoruz hayata. Önünden geçmem dediğimiz yerlerde ayak diriyoruz. Nasıl oluyor da esnetiyor bu yaşamak bizi? Nasıl oluyor da çok güzel görünen yanlışların içine düşüyoruz. Yürürken, konuşurken, otobüste ya da herhangi bir yerdeyken aklıma gelen o güzide cümlelerimin bir iki cümleyle derdimi anlatmaya çalıştığım sırada aklıma gelmemesine de alıştım artık. Artık ara verdiğim şeylere dönmek istiyorum. Mesela bu yazmak olabilir. Kendim için yazmak. Yıllar önce bir şeyler yazarken başka çocukça sebeplerim varmış. Şimdi düşününce anlıyorum. Sadece ve sadece kendimle konuşabilmek için yazmak. O müthiş ifadeyle, kendi sesimizi duymak için yazmak. Sesimin bana söyleyeceklerinden korkuyorum ama dinlemem lazım. Yoksa ben nasıl dinleneceğim değil mi? Kendini bana ne kadar açar ne kadar cesareti var bilmiyorum. Bekleyip göreceğim.