Yazıyorum yazılmış olanı.

Kara bir leke gibi üstüme yapışmış,

silinmez olanı.


Halledilemeyenlerle harmanlanmış

kabuslardan uyanıyorum.


Yenilmeyen kazık, yenilmeyen tırnak kalmamış. 


Kan içenler, özveriyle yitenler.

Yağmurda şapkasız gezenler.


Duyuyorum,

bir hiç uğruna hıçkıranlar.


Görüyorum,

tövbekâr bir o kadar da isyankâr çocuklar.


Adanmışlıkla gittikçe incelen kabuğum.

Çatlamış seramikten yüzüme yansıyan güneş.

Yüz yüzeyken sustuğum herkes uğruna,

zihnimde edilen cümbüş.


Adım adım yaklaşıyorlar hissediyorum!


Bahçedeki çiçeklerin toprağına saklamıştım kalbimi.

Avuçlarıyla söktüler şişip patlayan bir eteğin dikişi gibi. 

Tutam tutam söktüler kalbimi.


Göğe çevirildi başım,

beni duyuyor musun Tanrım?