"Ya gidecek yerim olmasaydı,
Ya bi' götürenim olmasaydı,
Ya gittiğimde Yaşar'ım olmasaydı.
Daha da doğrusu, dönecek bir yerim olmasaydı..."

Feten'in kardeşi Yaşar'ı düşünüyorum, hayal dahi edemiyorum halini, geldiğinde abası.
Feten gibi bi' ablam olsaydı...
Feten döndü dönmesine ama Yaşar da onunla varsaydı daha en başında İstanbul'a.
Dönecekler miydi? Cevabı ''hayır''dı galiba.
Eksik bir sevinçti, belki de "yersiz" daha doğru.
Bi' kardeşi beklemedi Feten'i, Apan'ın kendisi de bekledi.
Hatta o kovuk dahi hani şu sel yatağındaki...

''Dönebildiği yerin yerlisidir kişi.'' demişti Aytuğ Akdoğan.
Ya dönecek yerimiz olmasaydı, dedirtti bana da Gülten Dayıoğlu...

Pardon! Peki ya sizin dönecek yeriniz var mıydı hanımefendi?

18.10.2022
19.00 Suları -İzmir İzbanı- Bir kalem rica edildi yandaki koltuktaki öğrenciden, kitap okunduğu gibi duygular taşarken yazıldı sözler bir işe girmek için gerekli evrakların yazdığı A4'ün arkasına. Ve bir türkü yakıldı eve varılınca.

Feten&amp,Yaşar ve diğerleri yaşıyorlar hala...

Peki ya neydi o yazan, fotoğraftaki kitaptan yırtılmış sayfada?

Not: Bestenin güftesi de şurada dursun:

Önce anam gitti, ardından babam.
Bacılarımı da götürdüler, biz kaldık.
Dedem de gitti, yetmedi, beni de götürdüler.
Yaşar’ımı eller aldı, zalım eller.

Bir kuru "epmek"ti yediğimiz,
Onu da çok gördüler.
Sonra evim yandı,
Beni iyi ettiler.

Geliyorum sana koşa koşa,
Geliyorum sana koşa koşa,
Bahar gelmiş Apan’ıma,
Bahar gelmiş suratıma.

Geliyorum sana koşa koşa,
Aç kolların Yaşar, açsana.
Bahar gelmiş Apan’ıma,
Bana, Korkmaz’ıma